a difficult situation that must be endured

listen to the pronunciation of a difficult situation that must be endured
English - Turkish

Definition of a difficult situation that must be endured in English Turkish dictionary

cross
{i} çapraz

Tom çapraz bulmacayı seviyor. - Tom likes crossword puzzles.

Tom çapraz ateşe yakalandı. - Tom was caught at the crossfire.

cross
geçmek (karşıdan karşıya)
cross
kırma
cross
-e karşı gelmek
cross
huysuz
cross
öbür tarafına geçmek
cross
karşı koymak
cross
kızgın

Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum. - When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.

cross
(Spor) (Futbol) orta
cross
{s} çaprazlama

Bir kamyon yolun ortasında çaprazlamasına durdu. - A truck stopped crosswise in the middle of the road.

Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz. - When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.

cross
{i} artı işareti
cross
{i} çapraz işareti
cross
{i} hile
cross
{s} kesişen
cross
{f} kesişmek
cross
üstüne çizgi çizmek
cross
{f} çaprazlaştırmak
cross
{f} karşıdan karşıya geçmek; -i geçmek: Look both ways before crossing the street. Karşıdan karşıya geçmeden önce iki yöne
cross
türleri ayrı olan hayvan veya çiçekleri çiftleştirip melez çeşitler elde etmek
English - English
cross
A difficult situation
knot
A difficult situation
jam
A difficult situation
pickle
a difficult situation that must be endured

    Hyphenation

    a dif·fi·cult si·tu·a·tion that must be en·dured

    Turkish pronunciation

    ı dîfıkılt sîçueyşın dhıt mʌst bi endyûrd

    Pronunciation

    /ə ˈdəfəkəlt ˌsəʧo͞oˈāsʜən ᴛʜət ˈməst bē enˈdyo͝ord/ /ə ˈdɪfəkəlt ˌsɪʧuːˈeɪʃən ðət ˈmʌst biː ɛnˈdjʊrd/
Favorites