Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın.
- If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.
Tom kendini berbat bir çıkmazda buldu.
- Tom found himself in a terrible fix.
Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü?
- Did you see anything that needs to be fixed?
It rained before we repaired the roof, and were we in a fix!.