a definite position or passage of a document

listen to the pronunciation of a definite position or passage of a document
English - Turkish

Definition of a definite position or passage of a document in English Turkish dictionary

place
{i} yer

Kendini benim yerime koy. - Put yourself in my place.

Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi? - You know many interesting places, don't you?

place
{i} ev
place
{f} görevlendirmek
place
{i} sorumluluk
place
place card davetlilerin sofradaki yerlerini gösteren kart
place
place kick saha üzerin
place
atamak
place
tanımak
place
oturacak yer
place
çıkarmak

Beni bu yerden çıkarmak zorundasın. - You've got to get me out of this place.

place
vermek (para)
place
bırakmak
place
{i} statü
place
önem vermek
place
konum

Bana ne yapacağımı söylemek onun konumu değil. - It's not his place to tell me what to do.

place
saymak
place
yapılması gereken şey
place
{i}

Erkek kardeşim iyi bir işyapandır. O sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydi. - My brother is a well doer. He was just at the wrong place at the wrong time.

Bu oldukça işlek bir yer gibi görünüyor. - This seems to be a pretty busy place.

place
yerleştir(mek)
place
küçük sokak veya meydan
English - English
place
a definite position or passage of a document

    Hyphenation

    a de·fi·nite po·si·tion or pas·sage of a do·cu·ment

    Turkish pronunciation

    ı defınıt pızîşın ır päsıc ıv ı däkyument

    Pronunciation

    /ə ˈdefənət pəˈzəsʜən ər ˈpasəʤ əv ə ˈdäkyo͞oment/ /ə ˈdɛfənət pəˈzɪʃən ɜr ˈpæsəʤ əv ə ˈdɑːkjuːmɛnt/
Favorites