Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.
- The great pleasure in life is doing what people say you cannot do.
Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor.
- Today I just feel like staying at home and doing nothing.
Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?
- What do nurses spend most of their time doing?
Önemli olan şeyleri yaparak daha fazla zaman harcamak istiyorum.
- I want to spend more time doing things that matter.
This is his doing. (= He did it.).