Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Kızınız bir uyuşturucu bağımlısı.
- Your daughter is a drug addict.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was impatient to see his daughter.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Küçük kız güzel bir kadın oldu.
- The little girl grew into a beautiful woman.
Kız ince belli bir kadın haline geldi.
- The girl has grown into a slender woman.
Sevgilisi de oradaydı.
- His girlfriend was there, too.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.
- Tom and his girlfriend are in the same class.
Kız arkadaşına doğru koştum.
- I ran into your girlfriend.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... I didn't know my daughter was going to reach up ...
... as we sat at a dinner in Washington. A guy asked my daughter, he said, “Ruth, 150 years ...