Sırtlanın havlaması kahkaha gibi ses çıkarıyor.
- The hyena's bark sounds like laughter.
Klavsenin sesini çok severim.
- I like the sound of harpsichord very much.
Bir koyun nasıl ses çıkarır?
- What sound does a sheep make?
Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
- I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?
- What can I do to sound more like a native speaker?
Tom etkilenmiş görünüyor.
- Tom sounds impressed.
Hepimiz sağ salim geri döndük.
- We're all back safe and sound.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Bazı mürekkep balıklarının kabukları vardır.
- Some cuttlefish have shells.
Bir mürekkepbalığı on kola sahiptir.
- A cuttlefish has ten arms.
Siz balık pazarında mürekkepbalığı satın alabilirsiniz.
- You can buy cuttlefish at the fish market.