Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
- A crowd gathered at the scene.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.
- A huge crowd of people waited.
Bir insan kalabalığı, geçit resmini izlemek için toplandı.
- A crowd of people gathered to see the parade.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.
- I heard someone call my name in the crowd.
Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.
- There was a crowd of students waiting in front of the library.