English - Turkish
Definition of a covered vehicle for carrying passengers or for moving furniture, etc in English Turkish dictionary
- caravan
- çingene arabası
- caravan
- {i} üstü kapalı yolcu veya yük arabası
- caravan
- {i} karavan
O, karavanı arabasına bağladı.
-He hitched the caravan to his car.
Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.
-One gypsy family with their caravan was encamped.
- caravan
- {i} kafile
- caravan
- karavanla gezmek
- caravan
- üstü kapalı büyük yolcu veya yük taşıyan araba
- caravan
- karavanda yaşamak
- caravan
- kervan/karavan
- caravan
- {i} seyyar ev
- caravan
- {i} kervan
Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.
-A long caravan of camel was heading to the West.
İt ürür, kervan yürür.
-The dogs bark, but the caravan moves on.
- caravan
- arabanın arkasına takılarak çekilen tekerlekli seyyar ev
- caravan
- {i} İng. karavan
Related Terms
English - English
Definition of a covered vehicle for carrying passengers or for moving furniture, etc in English English dictionary
- caravan
a covered vehicle for carrying passengers or for moving furniture, etc
Hyphenation
a cov·ered ve·hi·cle for car·ry·ing passengers or for mo·ving furniture, etcPronunciation
Resimler
Favorites