Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
İyi bir sonuç için iki tabaka boya uygula.
- Apply two coats of the paint for a good finish.
Çoğu kadın makyajlı oldukları kadar genç değil.
- Most women are not so young as they are painted.
O, karısına makyaj yaptırdı.
- He had his wife painted.
Karakalem çizimi yağlıboyadan daha kolay, ama ikisi de düşündüğümden daha zor.
- Charcoal drawing is easier than oil painting, but both are harder than I thought.
John kapıyı boyamaktadır.
- John has been painting the door.
Tom'un bisikleti o onu kırmızıya boyamadan önce maviydi.
- Tom's bicycle was blue before he painted it red.