Bir kabine oluşturmak zordur.
- Forming a cabinet is difficult.
Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
- Tom spent the night in the small cabin near the lake.
Tom bir şelaleye yakın bir kamarada yaşıyor.
- Tom lives alone in a small cabin near a waterfall.
Tom kamaraya geri gitti.
- Tom has gone back to the cabin.
Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
- We followed him single file till we reached the cabin.
Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşardı.
- Naoki was poor and lived in a cabin.