Tom ve ben bir anlaşmazlık yaşadık.
- Tom and I had a disagreement.
Sendika ve yönetim arasındaki anlaşmazlık bir greve yol açabilir.
- The disagreement between the union and management could lead to a strike.
Bir ihtilaf yaşıyor gibi görünüyorlar.
- They seem to be having a disagreement.