a computer.

listen to the pronunciation of a computer.
English - Turkish

Definition of a computer. in English Turkish dictionary

box
{i} kutu veya sandık dolusu
box
dövüşmek
box
kulübe

Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. - I saw a number of people around the police box.

Oradaki polis kulübesinde sorun. - Ask at the police box over there.

box
(mahkeme) kürsü
box
(the ile) televizyon
a computer
bilgisayar operatörü computer operator, operator of
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

Televizyonda boks maçı gördüm. - I saw the boxing match on television.

box
yumruklaşm
box
hediye

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var? - The boxes are gifts. What do they contain?

Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım. - I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
box
külübe av külübesi
box
{f} kutuya koymak
box
{i} at arabacısı yeri
box
{f} boks yapmak. box s.o. on the ear birinin kulağına tokat atmak
English - English
puter
automatic data processing machine
'puter
machine

Game developers assume they're pushing the limits of the machine.

computer.
compy

I have NT 4.0 setupsic] on my compy and would also like to have win95.

A computer
computist
A computer
box
a computer.

    Hyphenation

    a com·put·er

    Videos

    ... think you want to do your job that way" or "It's impossible to make a computer that works ...
    ... problems in the future are going to have a computer in the middle of them. That will ...
Favorites