a companion; a comrade; a mate

listen to the pronunciation of a companion; a comrade; a mate
English - Turkish

Definition of a companion; a comrade; a mate in English Turkish dictionary

lad
{i} erkek çocuk
lad
{i} seyis yamağı
lad
genç erkek
lad
genç

Çok zeki genç bir hanımdır. - She is a very intelligent young lady.

O iyi genç bir delikanlı. - He's a fine young lad.

lad
{i} adam

Kadın adama tahammül etti. - The lady tolerated the man.

Bir zamanlar, uzak bir yerde, yaşlı bir adam ve yaşlı bir bayan yaşardı. - Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.

lad
{i} delikanlı

O iyi genç bir delikanlı. - He's a fine young lad.

Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı. - The lad leaned over and shouted into Tom's ear.

lad
büyücek erkek çocuk
lad
{i} çoğ., İng. (erkekleri kastederek) arkadaşlar: Tell the lads! Arkadaşlara söyle! Come on, lads! Haydi
English - English
lad