Tom Mary'nin öğrenci konseyi başkanı seçilmesini önlemek için gücü dahilinde her şeyi yaptı.
- Tom did everything within his power to keep Mary from being elected president of the student council.
Lee Leffingwell, Austin Şehir Konseyi'nin başkanıdır.
- Lee Leffingwell is the head of the Austin City Council.
Ben de, bir belediye meclisi üyesiyim.
- I'm a councillor, too.
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
- The councilor tabled a number of controversial motions.
Yeni bir öneriyi tartışmak için bir yürütme kurulu oluşturuldu.
- An executive council was formed to discuss the new proposal.