Tom taahhütten korkuyor.
- Tom is afraid of commitment.
Bugünün yoğun dünyasında, birçok kişi sürekli ev, iş ve sosyal taahhütlerinde hile yapıyor.
- In today's busy world, many people are constantly juggling home, work and social commitments.
Brezilya, geçmişe bağlılık göstermeyen genç bir ülkedir.
- Brazil is a young country without a commitment to the past.
Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.
- Germans show an enormous commitment to the European Union and its institutions.
Mary Tom'un sorumluluktan korktuğunu düşünüyor.
- Mary thinks Tom is afraid of commitment.
Mary Tom'un sorumluluktan korktuğunu söylüyor.
- Mary says that Tom is afraid of commitment.
Üzgünüm, benim zaten başka bir sözüm var.
- I'm sorry, I already have another commitment.
Ne yazık ki bir sözüm var.
- Unfortunately, I have a commitment.
Evlilik ömür boyu sadakattir.
- Marriage is a lifelong commitment.
... because it's kind of a commitment if you ...
... throughout this presidency is a commitment to build a clean-energy economy in this country. ...