a coin that is readily available and inexpensive

listen to the pronunciation of a coin that is readily available and inexpensive
English - Turkish

Definition of a coin that is readily available and inexpensive in English Turkish dictionary

common
müşterek

Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var. - Tom and Mary have something surprising in common.

Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler. - Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.

common
yaygın

Sınır kavgaları yaygındı. - Border fights were common.

Sigara içen insanların sayısı artıyor, bu yüzden kanser yakında ölümün en yaygın nedeni olacak. - The number of people who smoke is increasing, so cancer will soon be the most common cause of death.

common
{s} ortak

Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok. - Though they're twins, they don't have many interests in common.

Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı. - They knew they must fight together to defeat the common enemy.

common
{s} genel

Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur. - Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.

Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir. - Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors.

common
sıkça rastlanan
common
{i} halka açık yer
common
kamusal
common
çok kullanılan

30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim. - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.

common
halka açık yeşil alan
common
(adj) ortak
common
müşterek, ortak; beraber yapılan: common defense ortak savunma. common enemy ortak düşman. common grave ortak bir mezar. common prayer
common
{i} park
common
{i} meydan
common
umuma ait
common
common consent umumun rızası
common
{s} bayağı
common
(sıfat) ortak, müşterek, genel, yaygın; kaba saba, kaba, adi; sıradan, bilinen; bayağı, olağan, alışılagelmiş, alelâde
common
{s} kaba

Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir. - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.

English - English
common
a coin that is readily available and inexpensive

    Hyphenation

    a coin that I·s read·i·ly a·vail·a·ble and in·ex·pen·sive

    Turkish pronunciation

    ı koyn dhıt îz redıli ıveylıbıl ınd înîkspensîv

    Pronunciation

    /ə ˈkoin ᴛʜət əz ˈredəlē əˈvāləbəl ənd ˌənəkˈspensəv/ /ə ˈkɔɪn ðət ɪz ˈrɛdəliː əˈveɪləbəl ənd ˌɪnɪkˈspɛnsɪv/
Favorites