a coin, especially one valued at less than the principal unit of currency

listen to the pronunciation of a coin, especially one valued at less than the principal unit of currency
English - Turkish

Definition of a coin, especially one valued at less than the principal unit of currency in English Turkish dictionary

piece
{i} tane

Japon satrancında kaç tane farklı parça var? - How many different pieces are there in Japanese chess?

O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi. - She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.

piece
{i} taş (dama)
piece
{i} eser

Bu müzik eseri dört hareketten oluşur. - This musical piece is composed of four movements.

Bu sanat eseri gerçekten paha biçilmezdir. - This piece of art was really priceless.

piece
{i} kırıntı
piece
{i} kısa mesafe
piece
kalıp
piece
(Askeri) tek silah
piece
(Satranç) piyadeden yüksek taş
piece
parça

Tom pastayı altı parçaya böldü. - Tom cut the pie into six pieces.

Ben üç parça mobilya satın aldım. - I bought three pieces of furniture.

piece
(isim) parça, tane, bir parça, eser, kırıntı, piyes, iş, tüfek, kısa mesafe, kısa süre, taş (dama), piyondan büyük taş, madeni para
piece
{i} oyun, piyes
piece
{i} satranç piyadeden yüksek taş
piece
(fiil) yamalamak, parça koymak, eklemek, birleştirmek, parçalarını eklemek
piece
(Askeri) TEK SİLAH; TOP: Herhangi bir ateşli silah. Bir topçu silahı, bir makineli tüfek veya bir piyade tüfeğine bu isim verilir
piece
{f} eklemek
piece
{i} örnek
piece
{i} dama taşı
piece
parçalarını bir araya getirerek tamir etmek
piece
{f} parçalarını eklemek
piece
{i} parça, kısım, bölüm
English - English
piece
a coin, especially one valued at less than the principal unit of currency

    Hyphenation

    a coin, es·pe·cial·ly one val·ued at less than the prin·ci·pal Unit of cur·ren·cy

    Pronunciation

Favorites