Aniden, katip öfkeden kendini kaybetti.
- All of a sudden, the clerk lost his temper.
Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
- You can get it at the courthouse, the clerk added.
Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi.
- Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
O bir banka memuru ile evlendi.
- She married a bank clerk.
Onun babası bir banka memuru.
- Her father is a bank clerk.