Katip bana hatasını itiraf etti.
- The clerk admitted his mistake to me.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Tom tezgahtara otuz dolar verdi.
- Tom gave the clerk thirty dollars.
Süpermarkette bir tezgahtardır.
- She is a clerk in the supermarket.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.
O, Washington Bankasında bir memur.
- He is a clerk at the Bank of Washington.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.
- The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over.
1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
The law school graduate clerked for the supreme court judge for the summer.
... of humanity, in one of the greatest breakthroughs of all time, James Clerk Maxwell calculated ...
... Well, around the time of the American Civil War, a mathematical physicist, James Clerk ...