a citadel; a fortress; hence, a defense

listen to the pronunciation of a citadel; a fortress; hence, a defense
English - Turkish

Definition of a citadel; a fortress; hence, a defense in English Turkish dictionary

tower
kule

Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler. - The cranes tend to make their nests in the bell towers of churches.

Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü? - Have you ever seen Tokyo Tower?

tower
{i} kale

Kalenin resminin odak ayarı bozuktu. - The picture of the tower was out of focus.

tower
(Askeri) römorkör
tower
(Bilgisayar) büyük kasa
tower
çeker
tower
(Askeri) şilep
tower
(above/over ile) yükselmek
tower
çok yüksek/uzun olmak
tower
{f} yüksel

Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi. - The tower rose up against the blue sky.

Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi. - The tree was so tall that it towered over the garden wall.

tower
{f} yükselmek
tower
{i} burç
tower
{i} hisar
tower
{f} kale gibi yükselmek
tower
{f} (up) yükselmek
tower
{f} over/above -in üstünden yükselmek
tower
{i} sığınak
English - English
tower
a citadel; a fortress; hence, a defense
Favorites