Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
- There are a good many reasons why you shouldn't do it.
Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- There is no reason why he should resign.
Gerekçelerini anlamam gerekiyor.
- I need to understand your reasons.
Söylediği gerekçeyi anlamak zor.
- The reason which he gave is hard to understand.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.
... will cause, as a side effect, for people to be educated ...
... the inner courtyard lined with poor to cause has a mosque in the center ...