a cause:

listen to the pronunciation of a cause:
English - Turkish

Definition of a cause: in English Turkish dictionary

reason
neden

Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var. - There are a good many reasons why you shouldn't do it.

Onun istifa etmesi için bir neden yok. - There is no reason why he should resign.

reason
{i} gerekçe

Gerekçelerini anlamam gerekiyor. - I need to understand your reasons.

Söylediği gerekçeyi anlamak zor. - The reason which he gave is hard to understand.

reason
{i} hikmet
reason
{i} 1. neden, sebep: There are several reasons why I'm not going. Gitmemem için birkaç neden var. The reasons you've given won't do. Sebep
reason
{f} konuşmak
reason
{f} etraflıca düşünmek
reason
{f} usavurmak
reason
bring to reason aklını başına getirmek
reason
neden, sebep: There are several reasons why I'm not going. Gitmemem için birkaç neden var. The reasons you've given won't do. Sebep
reason
{f} muhakeme etmek
reason
{f} sonuç çıkarmak
reason
{f} çözmek
reason
sağduyu
reason
us
reason
uslamlamak
reason
sebeb

Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir. - The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.

Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır. - To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.

reason
usa vurmak
reason
(isim) sebep, neden, gerekçe, sağduyu, akıl, hikmet, mantık, us, insaf, adalet
English - English
reason

proof, more or less decisive, for an opinion or a conclusion.

a cause:

    Videos

    ... will cause, as a side effect, for people to be educated ...
    ... the inner courtyard lined with poor to cause has a mosque in the center ...
Favorites