Köpeklere çok düşkündür.
- She is very fond of dogs.
Büyük köpekten korkmuşlar.
- They were afraid of the big dog.
Mary'nin köpeği onu okula kadar takip etti.
- Mary's dog followed her to school.
Köpek adamın yanına oturdu.
- The dog sat down by the man.
Köpek yabancı adama hırladı.
- The dog growled at the strange man.
Çocukluğumda karpuz, mandalina ve yenidünya meyvelerini yemeyi seven bir köpeğim vardı.
- In my childhood I had a dog that loved to eat watermelon, mandarins and loquats.