a cast, stroke, hit, fall, effort, sally, space

listen to the pronunciation of a cast, stroke, hit, fall, effort, sally, space
English - Turkish

Definition of a cast, stroke, hit, fall, effort, sally, space in English Turkish dictionary

throw
{f} fırlatmak
throw
atış

Tom Mary'nin taşları suya atışını izledi. - Tom watched Mary throwing rocks into the water.

throw
yöneltmek
throw
atlı
throw
kaçırmak
throw
{f} at
throw
(parti/yemek/vb.) vermek
throw
düzenlemek
throw
şaşkına çevirmek
throw
fırlatma

O benden topu geri fırlatmamı rica etti. - He asked me to throw the ball back.

Ona taş fırlatmamasını söyledim. - I told him not to throw stones.

throw
giyivermek
throw
{f} atmak; fırlatmak: Throw me the ball! Bana topu at!
throw
düşe atım
throw
ipeği büküp ibrişim yapmak
throw
(fiil) atmak, fırlatmak, düşürmek; yavrulamak; bükmek (ip); vermek (parti vb.)
throw
kolu çevirerek açmak veya kapamak yere atmak
throw
{i} şal
throw
(isim) atma, fırlatma, atış; düşürme; örtü, şal; yer tabakasındaki çatlak
throw
{f} uzatıvermek: He threw his arm out in front of her at once. Hemen
English - English
{n} throw
a cast, stroke, hit, fall, effort, sally, space
Favorites