English - Turkish
Definition of a car coupled to, and drawn by, a motor car in front of it; used esp in English Turkish dictionary
- trailer
- takip eden
- trailer
- yere yatay olarak uzanan bitki
- trailer
- yük vagonu
- trailer
- fragman
- trailer
- tanıtma filmi
- trailer
- yerde surüklenen şey veya kimse
- trailer
- {i} römork
Römork arabayla gider.
-The trailer goes with the car.
Tom'un ebeveynleri eski bir römorkta yaşıyor.
-Tom's parents live in an old trailer.
- trailer
- sürüngen sap
- trailer
- fragman trailer court ev römorku park
- trailer
- yerde uzanan fidan
- trailer
- {i} sürüngen bitki
- trailer
- {i} treyler
- trailer
- otomobilin çektiği ve içinde ev tertibatı olan araba
- trailer
- {i} karavan
Tom, Mary ile karavanda yaşamak için geldi.
-Tom came to live with Mary in the trailer.
Bir karavanda yaşamaya alıştığınızı düşünüyordum.
-I thought you were used to living in a trailer.
- trailer
- {i} römork; (kamyona/traktöre takılan) treyler
- trailer
- Art Bilgi
Related Terms
English - English
Definition of a car coupled to, and drawn by, a motor car in front of it; used esp in English English dictionary
- trailer
a car coupled to, and drawn by, a motor car in front of it; used esp
Hyphenation
a car coupled to, and drawn by, a mo·tor car in front of it; used espPronunciation
Resimler
History
Favorites