a boundary; a landmark

English - Turkish

Definition of a boundary; a landmark in English Turkish dictionary

Related Terms

dole

işşizlik maaşı almak

dole

hükümetten işsizlik maaşı almak

dole

(out ile) gereksinen kişilere para ya da yiyecek vermek

dole

hisse

dole

hükümetin işsizlere yardım olarak verdiği para

dole

yiyecek v

dole

b dağıtımı

dole

kısım

dole

sadaka verme

dole

{i} keder

dole

giyecek v

dole

{i} işsizlik parası

dole

{i} hüzün

dole

out ile iane olarak dağıtmak

dole

{i} yardım

Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor. - Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.

dole

muhtaç kimselere yiyecek

dole

nasip

dole

{i} yoksulluk yardımı

dole

ufak miktarda giyecek

English - English

Definition of a boundary; a landmark in English English dictionary

dole

Hyphenation

a boundary; a land·mark