O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
- He interrupted the speaker with frequent questions.
Tom kesinlikle güzel konuşan bir konuşmacı.
- Tom certainly is an eloquent speaker.
Hoparlörlerle platformda oturmam isteniyordu.
- I was asked to sit on the platform with the speakers.
Tom hoparlörde bir butona bastı.
- Tom pressed a button on the speakerphone.
Hoparlöre yakın dinledi.
- He listened closely to the speaker.
Tom hoparlörde bir butona bastı.
- Tom pressed a button on the speakerphone.
O hızlı bir konuşucu.
- He is a fast speaker.
O, iyi bir İngilizce konuşucusudur.
- He is such a good English speaker.
Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.
- The speaker's comments were highly offensive.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Onlar spikeri gülerek susturdular.
- They laughed the speaker down.
O, iyi bir İngiliz spikerdir.
- She is a good English speaker.