a bending or stretching force; to stretch

listen to the pronunciation of a bending or stretching force; to stretch
English - Turkish

Definition of a bending or stretching force; to stretch in English Turkish dictionary

tension
{i} gerilim

Tom gerilimi hafifletmeye çalıştı. - Tom tried to ease the tension.

Irkçı gerilimler yüksek kaldı. - Racial tensions remained high.

tension
(Mühendislik) gerginlik

İkimiz arasında büyüyen bir gerginlik hissettim. - I felt the tension grow between us.

Tom, John ve Mary arasında bir gerginlik hissetti. - Tom sensed a tension between John and Mary.

tension
(Tıp) Gergenlik, damarlar içinde dolaşan kanın duvara yaptığı baskı, tansiyon
tension
tevettür
tension
(ip/tel/vb.) gerginlik derecesi
tension
stres
tension
voltaj
tension
asabiyet
tension
(İnşaat) gerilim, tansiyon
tension
{i} germe
tension
germe veya gerilme kuvveti
tension
{i} gerilme
tension
zihin yorgunluğu
tension
elektromotor kuvvet
tension
(Mukavele) gerilim, çekme
tension
{i} heyecan
English - English
tension
a bending or stretching force; to stretch
Favorites