Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
O, gerçek bir bilim adamıdır.
- He is a scholar to the core.
Önde gelen bilginler konferansta bildiri sunmaya davet edilmiştir.
- Leading scholars have been invited to present papers at the conference.
O bilgin büyük bir bilimsel keşif yaptı.
- That scholar made a great scientific discovery.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
- Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.
- This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.
Bu öğrenci zengin değil, o yurtdışında eğitim için bir burs kazandı.
- This student isn't rich, he won a scholarship to study abroad.
A Shakespearean scholar.