The post office is down the street.
- Postane caddenin aşağısındadır.
The post office is down the street. You cannot miss it.
- Postane sokağın aşağısında. Mutlaka görürsün.
If you have a time, could you translate some sentences below, please?
- Aşağıdaki cümleleri çevirebilir misiniz, lütfen?
We saw a lake far below.
- Biz çok aşağıda bir göl gördük.
We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
- Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
Tom has an inferiority complex.
- Tom bir aşağılık kompleksine sahip.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
- Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Mary cleaned her apartment from top to bottom.
- Mary dairesini baştan aşağı temizledi.
Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom.
- Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.
Tom and Mary are more or less the same size.
- Tom ve Mary aşağı yukarı aynı bedendeler.
This book costs more or less 20 euros.
- Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.
We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
The children started bouncing up and down on the couch.
- Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever.
- Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.
No one should be subjected to such humiliation.
- Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
There was a watermill under the dam.
- Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
He can't be under thirty.
- O otuzdan aşağı olamaz.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
- Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.