This might seem insurmountable.
- Bu aşılmaz gibi görünebilir.
No problem is insurmountable.
- Hiçbir sorun aşılmaz değildir.
Japan surpasses China in economic power.
- Japonya ekonomik güçte Çin'i aşıyor.
With that performance, you have surpassed yourself. Congratulations!
- O performansla, kendini aştın. Tebrikler!
No one can transcend their own individuality.
- Hiç kimse kendi benliğini aşamaz.
To be human we must transcend our animal nature.
- İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.
Imports exceeded exports last year.
- Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.
She is exceedingly sensitive to the cold.
- O, soğuğa aşırı duyarlıdır.