ağrılı

listen to the pronunciation of ağrılı
Turkish - English
{s} painful

Bee stings can be very painful. - Arı sokmaları çok ağrılı olabilir.

Throughout the five years of painful cancer treatments, he managed to keep a stiff upper lip. - O, beş yıllık ağrılı kanser tedavisi boyunca cesaretini kaybetmedi.

aching, painful
aching
sore

He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day. - Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.

Tom said his back was sore. - Tom sırtının ağrılı olduğunu söyledi.

tender
(Tıp) dolorous
ağrı
ache

My joints ache when it gets cold. - Hava soğuk olduğunda eklemlerim ağrıyor.

I am aware that my hip aches when it rains. - Yağmur yağdığında kalçamın ağrıdığının farkındayım.

ağrı
pain

Today I have neck pain. - Bugün boynum ağrıyor.

I have occasional pains in the stomach. - Midemde ara sıra olan ağrılar var.

ağrı
{i} throe
ağrı
{i} soreness
ağrı
be in pain
Ağrı
adry
ağrı
{i} smart
eklemlerdeki ağrılı hastalık
painful joints diseases
AĞrı
(Tıp) sore

Tom has a sore throat. - Tom'un boğazı ağrıyor.

My whole body is sore. - Benim bütün vücudum ağrıyor.

Ağrı
(dağı) Mount Ararat
ağrı
sharp stinging pain
ağrı
ache, pain
ağrı
discomfort
ağrı
spasm
ağrı
affliction
ağrı
throes of childbirth, labor
eklem ağrılı ateşli bulaşıcı hastalık
dengue
Turkish - Turkish
Ağrıyan, ağrısı olan
Ağrı
dert
Ağrı
veca
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı: "Sabah yataktan müthiş bir omuz ağrısı ile kalkmıştı."- H. Taner
ağrı
Ağrı ilinde bir geçit
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan sürekli ve şiddetli acı