As soon as she saw me, she began to weep.
- O beni görür görmez ağlamaya başladı.
He did nothing but weep when he heard of his mother's death.
- Annesinin ölümünü duyduğunda ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
The baby ceased crying.
- Bebek ağlamayı kesti.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
He tried to comfort her, but she kept crying.
- O, onu teselli etmeye çalıştı, ama o ağlamaya devam etti.
I could not stop myself from crying aloud.
- Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
We were eating while weeping.
- Ağlarken yemek yiyorduk.
I cannot hear such a story without weeping.
- O tür bir hikayeyi ağlamadan dinleyemiyorum.
She wept reading the letter.
- O mektubu okurken ağladı.
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
I know that you still cry for me sometimes.
- Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
John says when he dies he doesn't want anyone to cry for him.
- John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.
Her eyes were red from crying.
- Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
I could not stop myself from crying aloud.
- Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.
- Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor.
Social networking sites are dangerous for people under 13.
- Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
Have you ever seen a spider spinning its web?
- Hiç ağını ören bir örümcek gördün mü?
You mustn't swallow unreliable information that's on the Web.
- İnternet ağındaki güvenilmez bilgilere inanmamalısın.
The poor little girl did nothing but weep.
- Zavallı küçük kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
My mother did nothing but weep.
- Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
- Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
Have you ever seen a spider spinning its web?
- Hiç ağını ören bir örümcek gördün mü?
A big spider was spinning a web.
- Büyük bir örümcek bir ağ örüyordu.
Tom is gritting his teeth in obvious pain.
- Tom ağrıyan dişlerini gıcırdatıyor.
Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.
- Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.
The tree's root system stretches over thirty meters.
- Ağacın kök sistemi otuz metre boyunca uzanır.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
There is a big cobweb in the corner.
- Köşede büyük bir örümcek ağı var.