Turkish - English
Definition of ağıt in Turkish English dictionary
- dirge
- lament
We lamented his death.
-Biz onun ölümüne ağıt yaktık.
Tom is still lamenting the death of his dog.
-Tom hâlâ köpeğinin ölümüne ağıt yakıyor.
- requiem
- {i} mourning
- threnode
- lament, dirge, threnody, requiem, elegy
- dirge, lament, funeral song
- keening
- elegy
- lamentation
- mournful song
- elegiacs
- threnody
- lament; wailing
- coronach
- wailing, keening, lamentation
- keen
- {i} wailing
- epicedium
- ağıt tarzı şiirler
- elegiacs
- ağıt tarzında
- elegiac
- ağıt yakan kimse
- weeper
- ağıt yakmak
- lament
- ağıt yakmak
- keen
- ağıt yakmak
- to lament, to wail for; to keen
- ağıt yakmak
- wail
- ağıt yakmak
- elegize upon
- ağıt yakmak
- to wail, lament for the dead
- ağıt yazmak
- elegize upon
- ağıt yazmak
- elegize
- ölene yakılan ağıt
- burned to death dirge
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of ağıt in Turkish Turkish dictionary
- Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye: "Rahman'ın sazı susmuş, okuduğu ağıt bitmiştir."- Y. K. Karaosmanoğlu
- Ağlama, gelin olan bir kızın arkasından niteliklerini sayıp dökerek ağlama
- deme
- mersiye
- sağu
- AĞIT
- (Osmanlı Dönemi) Mersiye. Ölen kimse için söylenen ve onu öven ve üzüntüyü anlatan şiir. Ölen için ağlama. Müslümanlıkta ölenin arkasından aşırı ağlayıp dövünme iyi değildir