I was very sober at the time.
- O zaman çok ağırbaşlıydım.
Unless Tom is sober, I don't want him helping us.
- Tom ağırbaşlı olmadıkça, onun bize yardım etmesini istemiyorum.
At the funeral, the widow looked very dignified, with her black suit, hat and gloves.
- Cenazede, dul kadın siyah takım elbisesi, şapkası ve eldiveni ile çok ağırbaşlı görünüyordu.
What a dignified man!
- Ne ağırbaşlı bir adam!
New Age ideas are a refreshing alternative to the staid orthodoxy of traditional Christianity.
- Yeni Çağ fikirleri geleneksel Hıristiyanlığın ağırbaşlı ortadoksluğu için ferahlatıcı bir alternatiftir.
Roy looked solemn as I told him the story.
- Roy ona hikayeyi anlatırken ağırbaşlı görünüyordu.