Most utensils, such as can openers and scissors, are made for right-handers.
- Teneke açacakları ve makaslar gibi çoğu eşyalar sağ elini kullananlar için yapılmıştır.
Babies cry when they are hungry.
- Bebekler aç olduklarında ağlarlar.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
My stomach is clenched with hunger.
- Midem açlıktan yapıştı.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
Fadil opened a fast-food restaurant.
- Fadil bir fast-food restoran açtı.
The file cabinet drawers are open.
- Dosya dolabı çekmeceleri açıktır.
I opened the drawer to get a pencil.
- Bir kurşun kalem almak için çekmeceyi açtım.
Tulips will bloom soon.
- Laleler yakında çiçek açacaklar.
Cold weather keeps many plants from blooming.
- Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller.
The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow.
- Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.
At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder.
- Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
He knows how to switch on the lamp.
- O, lambayı nasıl açacağını biliyor.
Tom stood at the door, flipping the light switch on and off.
- Tom kapıda durdu, ışık anahtarının açık ve kapalı olmasına baktı.
Tom unfolded the blanket and wrapped it around himself.
- Tom battaniyeyi açtı ve onu kendi etrafına sardı.
The man was folding and unfolding his arms.
- Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
Twitter loves open source.
- Twitter, açık kaynağı sever.
Please turn on the television.
- Lütfen televizyonu aç.
I told you not to turn on the lights.
- Sana ışıkları açmamanı söyledim.
Do you mind opening the window?
- Pencereyi açar mısın?
I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
- Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
Tom said that he was famished.
- Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.
Tom seemed to be famished.
- Tom çok aç görünüyordu.
When he opened the door he had nothing on but the TV.
- Kapıyı açtığında TV dan başka açık bir şeyi yoktu.
The door opened automatically.
- Kapı otomatik olarak açıldı.
Tom opened his suitcase and began unpacking.
- Tom valizini açtı ve boşaltmaya başladı.
Tom hasn't unpacked yet.
- Tom henüz bavulunu açıp boşaltmadı.
He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
He disclosed his intentions.
- O evlenme niyetini açıkladı.
She would not disclose the secret.
- Sırrı açığa vurmazdı.
Tom was going to expose us.
- Tom bizi açığa çıkaracaktı.
Speech exposes what the brain is worth.
- Konuşma, beynin değerini açığa vurur.
Tom unlocked the car door.
- Tom araba kapısını açtı.
Tom unlocked the front gate.
- Tom ön kapının kilidini açtı.
You shouldn't be drinking on an empty stomach.
- Aç karnına içki içmemelisin.
You shouldn't take this medicine on an empty stomach.
- Bu ilacı aç karnına almamalısın.
It's possible that Tom doesn't know how to unclog a sink.
- Tom'un lavaboyu nasıl açacağını bilmemesi mümkündür.
I might be able to help you unclog your sink.
- Lavabonun tıkanıklığını açmana yardım edebilirim.
Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary.
- Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.