Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me.
- Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.
Frankly, I don't like him.
- Açıkçası, ben onu sevmiyorum.
This is, strictly speaking, a mistake.
- Bu, açıkçası, bir hata.
This is, strictly speaking, a mistake.
- Açıkçası, bu bir hata.
Frankly speaking, his speeches are always dull.
- Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.
Frankly speaking, I don't like the idea.
- Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.
This is, strictly speaking, a mistake.
- Bu, açıkçası, bir hata.
This is, strictly speaking, a mistake.
- Açıkçası, bu bir hata.
Obviously, he is to blame.
- Açıkçası, o suçlanacak.
Tom was obviously devastated by what happened.
- Tom açıkçası olanlar tarafından harap edildi.