3.5 cl of one ingredient in a mixed drink

listen to the pronunciation of 3.5 cl of one ingredient in a mixed drink
English - Turkish

Definition of 3.5 cl of one ingredient in a mixed drink in English Turkish dictionary

part
parça

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir. - This factory manufactures automobile parts.

part
kısım

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar. - They debated other parts of the proposal.

part
taraf

Her iki taraf savaşa karşı çıktı. - Both parties opposed war.

Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim. - I intend to take my position as a third party.

part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Kısmen sizinle aynı fikirdeyim. - I partly agree with you.

part
yarı

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Yarın akşam bir partimiz var. - We have a party tomorrow evening.

part
ekseriya
part
görev

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

part
yan

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek. - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

part
{f} ayır

İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler. - After ten years as business partners, they decided to part ways.

Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir. - These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.

part
fasıl
part
ayrılmak

O, evinden ayrılmak istemedi. - He didn't want to part with his house.

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his house.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
English - English
part
3.5 cl of one ingredient in a mixed drink
Favorites