English - Turkish
Definition of 160 in English Turkish dictionary
- abdomen 
- (Tıp) karın boşluğu
- bullying 
- kabadayılık
- consumption 
- (Ticaret) tüketim
- dig down 
- sökülmek
- dimension theory 
- (Matematik) boyut teorisi
- distribution 
- (Matematik) dağılım
- environmental  economics
- (Ticaret) çevre ekonomisi
- expert systems 
- uzman sistemler
- exude 
- yayılmak
- exude 
- sızdırmak
- exude 
- sızmak
- exude 
- akıtmak
- flood  current
- (Askeri) taşkın akıntısı
- form 
- (Sanat) biçim
- knowledge representation 
- (Telekom) bilgi temsili
- mellifluous 
- bal gibi tatlı
- reference 
- (Dilbilim) referans
- resultant 
- bileşke
- resultant 
- meydana gelen
- slug 
- sümüklü böcek
- slug 
- parça
- slug 
- harf dizisi
- slug 
- çok sert vurmak
- tender offers 
- (Ticaret) aleni pay alım teklifi
- tunneling 
- (Coğrafya) tünel açma
- abstract data types 
- (Bilgisayar) soyut veri tipleri
- accreditation 
- (Eğitim) akreditasyon
- adaptation 
- (Biyoloji) uyum
- aegean sea coast 
- ege denizi kıyısı
- anchor  boat
- (Askeri) çapa teknesi
- anchor  davit
- (Askeri) gemide çapa asılan direk
- anchor  light
- (Askeri) çapa feneri
- anchor  rod
- (Askeri) bağlama kazığı
- bosporus 
- boğaziçi
- composition 
- (Sanat) komposizyon
- composition 
- (Fotoğrafçılık) kompozisyon
- composition 
- (Kanun) konkordato
- composition 
- (Muzik) beste
- costs 
- (Kanun) maliyet
- cotton cloth  
- (Tekstil) dokuma
- deconstructivism 
- (Mimarlık) dekonstrüktivizm
- evolutionary programming 
- (Bilgisayar) evrimsel programlama
- expressionism 
- (Mimarlık) expresyonizm
- expressionism 
- (Sanat) ekpresyonizm
- finite fields 
- (Matematik) sonlu alanlar
- global analysis 
- (Matematik) küresel analiz
- greek drama 
- (Tiyatro) yunan draması
- hedging 
- (Ticaret) vadeli satış usulü
- historical criticism 
- (Edebiyat) tarihi eleştiri
- hosiery  
- (Tekstil) dokuma
- identity 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) kimlik
- improvisation 
- (Tiyatro) doğaçlama
- international style 
- (Mimarlık) uluslararası tarz
- intuition 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sezgi
- loom  
- (Tekstil) dokuma tezgahı
- meaning 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) anlam
- measurement  certificate
- (Askeri) emniyet belgesi
- mesh  
- file ilmiği
- mixture distributions 
- (Matematik) karışık dağılımlar
- modernism 
- (Sanat) modernizm
- moment  method 
- (Matematik) moment metodu
- motivation research 
- (Ticaret) güdüleme araştırması
- motivation 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) güdüleme
- mound  breakwater
- (Askeri) dolgu dalgakıran
- nihilism 
- (Felsefe) hiçlik
- noose  
- ilmik
- ocean  data acquisition
- (Askeri) okyanus verisi elde etme
- options 
- (Ticaret) opsiyonlar
- perturbation 
- (Matematik) perturbasyon
- play 
- (Felsefe) oyun
- pledges 
- (Kanun) rehin
- postmodernism 
- (Edebiyat) postmodernizm
- potential theory 
- (Matematik) potansiyel teori
- power 
- (Felsefe) güç
- queue  
- saç örgüsü
- reengineering 
- (Ticaret) değişim mühendisliği
- reliability 
- (Mekanik) güvenilirlik
- retarded ejaculation
- gecikmeli boşalma
- rings 
- (Matematik) halkalar
- run from pillar to post  
- mekik dokumak
- running knot  
- ilmik
- sediments 
- (Coğrafya) tortullar
- sequences 
- (Matematik) ardışıklık
- sex differences 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) cinsel farklılıklar
- shells 
- (Mekanik) kabuklar
- shuttle  
- mekik dokumak
- space 
- (Sanat) mekan
- stich  
- ilmik
- stress 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) stres
- structural adjusment 
- (Ticaret) yapısal düzenlemeler
- structural control 
- (Mekanik) yapı kontrolü
- surgical wound infection
- (Tıp) cerrahi yara enfeksiyonu
- symmetry 
- (Fizik) simetri
- systems programming 
- (Bilgisayar) sistem programlama
- textile  
- (Tekstil) dokuma
- textile  
- (Tekstil) dokuma kumaş
- textile industry  
- (Tekstil) dokumacılık
- textile industry  
- (Tekstil) dokuma endüstrisi
- textile machine  
- (Tekstil) dokuma tezgahı
- textile plants  
- (Tekstil) dokuma bitkileri
- textiles  
- (Tekstil) dokuma kumaşlar
- tolerance 
- (Mekanik) dayanıklılık
- travel back and forth  
- mekik dokumak
- veining  
- (Tekstil) damar örgüsü
- warp  
- (Tekstil) çözgü
- weave  
- (Tekstil) dokuma tarzı
- weave  
- (Tekstil) dokumak
- weaving  
- (Tekstil) dokuma
- weaving loom  
- (Tekstil) dokuma tezgahı
- web  
- (Tekstil) dokuma
- webbing  
- (Tekstil) kalın dokuma şerit
- western thrace
- batı trakya
- woven  
- (Tekstil) dokuma
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of 160 in Turkish Turkish dictionary
- Ali imran 160
- (Kuran) Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur; eğer sizi yardımsız bırakıverirse, O'ndan başka size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah'a güvensinler
- Araf 160
- (Kuran) Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık. Milleti Musa'dan su isteyince ona: " Asanla taşa vur" diye bildirdik; ondan on iki pınar fışkırdı. Herkes içeceği yeri öğrendi. Bulutla üzerlerine gölge yaptık onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik, "Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin" dedik. Onlar, karşı gelmekle, Bize değil kendilerine zulmediyorlardı
- Bakara 160
- (Kuran) Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır
- Enam 160
- (Kuran) Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir; ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz
- Saffat 160
- (Kuran) Allah'ın içten bağlı kulları bunların dışındadır
- Şuara 160
- (Kuran) Lut milleti de peygamberleri yalanladı
Related Terms
English - English
Definition of 160 in English English dictionary
- being ten more than one hundred fifty
Turkish - English
Definition of 160 in Turkish English dictionary
-  tekne
- (Askeri) boat
- belediye kanunu
- (Askeri) municipal law
- belirgin dalga
- (Askeri) significant wave
- biyel kolu  
- (Tekstil) connecting rod
- denge 
- (Ticaret) equilibrium
- eksen  
- (Tekstil) pivot
- hammadde  
- (Tekstil) staple
- hazne  
- (Tekstil) bowl
- kongo frankı  
- congo franc
- kongo nehri  
- congo river
- kongre üyesi  
- lame duck
- kongre  
- congress
- konik anten  
- cone antenna
- konik debriyaj  
- cone clutch
- konik dişli  
- bevel gear
- konik dişli  
- conical gear
- konik dişli  
- cone gear
- konik helezon  
- conic helix
- konik hoparlör  
- cone speaker
- konik kavrama  
- cone coupling
- konik kesit  
- conic section
- konik konkasör  
- cone crusher
- konik paraşüt  
- conical parachute
- konik parça  
- conic section
- konik perçin  
- bevelled rivet
- konik pinyon  
- conical pinion
- konik sarkaç  
- conical pendulum
- konik tarama  
- conical scanning
- konik valf  
- conical valve
- konik yatak  
- conical bearing
- konik yatak  
- bevel seat
- konik yatak  
- cone bearing
- konik yay  
- conical spring
- konik yüz  
- bevelled face
- konik yüzey  
- conical surface
- konik çark  
- bevel wheel
- konik çatı  
- conical roof
- konik şaft  
- conical shaft
- konik  
- conical
- konik  
- conic
- konik  
- cone shaped
- konsantre asit  
- concentrated acid
- konsantre domates  
- tomato concentrate
- konsantre yük  
- concontrated load
- kordon  
- (Tekstil) sliver
- mandal burnu  
- (Tekstil) pawl
- referans noktası
- (Askeri) reference point
- rusya federasyonu
- russia federation
- yatak  
- (Tekstil) headstock
- anlam 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) meaning
- beste 
- (Muzik) composition
- damar örgüsü  
- (Tekstil) veining
- demirleme  şamandırası
- (Askeri) mooring buoy
- dokuma  
- (Tekstil) web
- dokuma  
- (Tekstil) textile
- dokuma  
- (Tekstil) cotton cloth
- dokuma  
- (Tekstil) hosiery
- dokuma  
- (Tekstil) woven
- dokuma  
- (Tekstil) weaving
- dokuma araçları  
- (Tekstil) dead security
- dokuma basması  
- (Tekstil) plate printing
- dokuma bitkileri  
- (Tekstil) textile plants
- dokuma endüstrisi  
- (Tekstil) textile industry
- dokuma kumaş  
- (Tekstil) textile
- dokuma kumaşlar  
- (Tekstil) textiles
- dokuma tarzı  
- (Tekstil) weave
- dokuma tezgahı  
- (Tekstil) loom
- dokuma tezgahı  
- (Tekstil) weaving loom
- dokuma tezgahı  
- (Tekstil) textile machine
- dokuma tezgahı  
- (Tekstil) tappet loom
- edim 
- (Felsefe) act
- ege denizi kıyısı 
- aegean sea coast
- emniyet kemeri
- (Askeri) shelter-belt
- evrimsel programlama 
- (Bilgisayar) evolutionary programming
- file ilmiği  
- mesh
- gel-git  yönü
- (Askeri) tidal front
- geriden besleme  
- (Tekstil) backward feed
- güç 
- (Felsefe) power
- iki boyutlu spectrum
- (Askeri) two-dimensional spectrum
- ilmik  
- loop
- ilmik  
- noose
- ilmik  
- stich
- ilmik  
- running knot
- ilmik atmak  
- make a loop
- ilmik atmak  
- loop
- kimlik 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) identity
- komposizyon 
- (Sanat) composition
- kompozisyon 
- (Fotoğrafçılık) composition
- kritik olaylar 
- (Fizik) critical phenomena
- kritik üstü akım
- (Askeri) subcritical flow
- kütük düzenleme 
- (Bilgisayar) file organization
- limit teoremleri 
- (Matematik) limit theorems
- maliyet 
- (Kanun) costs
- mekan 
- (Sanat) space
- mekik dokumak  
- run from pillar to post
- mekik dokumak  
- shuttle
- mekik dokumak  
- travel back and forth
- modernizm 
- (Sanat) modernism
- moment metodu 
- (Matematik) moment method
- musul 
- mosul
- nedensellik 
- (Fizik) causality
- oluklu  duvar
- (Askeri) slotted wall
- oyun 
- (Felsefe) play
- paket anahtarlama 
- (Telekom) packet switching
- postmodernizm 
- (Edebiyat) postmodernism
- potansiyel teori 
- (Matematik) potential theory
- rehin 
- (Kanun) pledges
- rowe  yöntemi
- (Askeri) rowe’s method
- rusya 
- russia
- sahil  profili
- (Askeri) beach profile
- sapma  katsayısı
- (Askeri) refraction coefficient
- sefer  köprüsü
- (Askeri) navigation bridge
- sefer  ışığı
- (Askeri) navigation light
- sepet örgüsü  
- (Tekstil) wattle
- sezgi 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) intuition
- simetri 
- (Fizik) symmetry
- sonlu alanlar 
- (Matematik) finite fields
- soyut veri tipleri 
- (Bilgisayar) abstract data types
- strateji oyunları 
- (Matematik) games of strategy
- stres 
- (Pisikoloji, Ruhbilim) stress
- sulu  çamur pompası
- (Askeri) mud slush pump
- temizleyici bot
- (Askeri) scavenger boat
- uyum 
- (Biyoloji) adaptation
- vadeli satış usulü 
- (Ticaret) hedging
- yerel ağlar 
- (Bilgisayar) local area networks
- yunan draması 
- (Tiyatro) greek drama