Definition of -looking in English Turkish dictionary
- good looking
- iyi görünümlü
Tom iyi görünümlü ve karizmatiktir.
- Tom is good looking and charismatic.
- smart-looking
- akıllı görünen, zeki görünen
- suspicious-looking
- şüpheli görünen, kuşkulu görünen
- tough-looking
- Sert görünüşlü
- fine looking
- yakışıklı
- good looking
- yakışıklı
O gerçekten yakışıklı.
- He's really good looking.
O yaşına göre yakışıklı.
- He's good looking for his age.
- looking at
- seyretme
- funny-looking
- Tuhaf görünümlü
- graceful looking
- endamlı
- looking
- görünme
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
- Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
- looking
- (Bilgisayar) aranıyor
- looking attentively
- süzme
- looking for
- (Bilgisayar) aranıyor
- looking for
- (Bilgisayar) aranırken
- looking for a job
- iş arama
- looking for work
- iş arama
- outward looking
- (Ticaret) dışa dönük
- suspicious-looking
- şüphe uyandıran, kuşku uyandıran
- downward looking
- aşağı bakan
- forward looking
- ileriye bakan
- good-looking
- cazip
- good-looking
- çekici
- good-looking
- güzel
Mary güzel bir kadın.
- Mary is a good-looking woman.
Mary çok güzel bir kadın.
- Mary is a very good-looking woman.
- good-looking
- yakışıklı
Tom son derece yakışıklı bir adam.
- Tom is an extremely good-looking man.
O yakışıklı bir adam.
- He's a good-looking guy.
- looking
- {i} bakış
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.
- A person's way of looking at something depends on his situation.
- looking glass
- ayna
- odd-looking
- tuhaf
- strange looking
- tuhaf görünüşlü
- Things are looking up
- k. dili İşler iyiye gidiyor
- awful looking
- korkunç görünümlü
- awful-looking
- Berbat görünüşlü
When I opened there was an awful-looking man at the door.
- backward looking
- geriye bakan
- backward-looking
- geriye dönük
- be looking up
- yukarı bakıyor
- disagreeable-looking
- cansıkıcı görünümlü
- divine-looking
- Muhteşem görünüşlü, çok güzel görünümlü
- droll looking
- görünümlü komik
- evil-looking
- Kötü/fena görünüşlü
- expectant, looking forward to
- beklenti, ileriye bakıyor
- fierce looking
- sert görünümlü
- frail-looking
- Zayıf görünümlü, narin görünümlü
- i'm looking for a compact camera
- Ben bir kompakt fotoğraf makinesi arıyorum
- imposing-looking
- heybetli görünen
- imposing-looking
- Etkileyici bakışlı
Another elderly, imposing-looking man cameup beside Abbott.
- inward-looking
- içe dönük
- just looking
- sadece seyir
- likely-looking
- Belirli bir amaca uygun olan
- looking
- bakarak
Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin.
- You can tell what a person is like by looking at his friends.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
- looking
- aradığınız
- looking
- görünümlü
Tom ortalama görünümlü.
- Tom is average looking.
Sen kötü görünümlü değilsin.
- You're not bad looking.
- looking after
- bakan
- looking at the stars
- yıldızları izlemek
- looking deeper , thinking more.
- daha derin, daha düşünme arıyorum
- looking forward
- Bir şeyi/olayı (merak, heyecen, sabırsızlıkla, dört gözle) beklemek
- looking forward
- ileriye dönük
- looking forward
- Bir şeyin/olayın olmasını iple çekmek
- looking forward to
- Bir şeyi/olayı (merak, heyecen, sabırsızlıkla, dört gözle) beklemek
- looking forward to
- Bir şeyin/olayın olmasını iple çekmek
- looking forward to your reply
- cevabınızı bekliyorum (e-mail ortamında)
- looking into
- araştırmak
- looking on
- bakarak
- looking on
- izlemek
- looking over
- bakan
- looking sideways, as though warily
- yan bakan olarak ihtiyatla rağmen
- looking toward
- doğru seyir
- looking-glass
- (sıfat) ters yönde olan
- looking-glass
- (sıfat) karmakarışık
- looking-glass
- (isim) ayna
- majestic-looking
- Görkemli/haşmetli görünümlü
- mean looking
- seyir ortalama
- nice looking
- güzel
- nice-looking
- hoş görünüşlü
- of looking
- bakmaktan yorgun düşmek
- strange-looking
- Tuhaf görünümlü, acayip görünümlü
- though-looking
- sert görünüşlü
- through the looking-glass
- ayna aracılığıyla
- to looking for
- arayan
- well-looking
- İyi görünümlü
- woman who is looking for a husband
- bir koca arayan kadın
- are you looking for something special
- özel bir şey mi arıyorsunuz
- cloth looking machine
- (Tekstil) kumaş kontrol makinesi
- common looking
- sıradan görünümlü
- forward looking
- ileri görüşlü
- forward looking
- ileriye dönük
- forward looking
- ileriyi gören
- forward looking aft
- (Askeri) önden arkaya bakıldığında
- good looking
- güzel
Bu kadın çok güzel görünüyor.
- This woman is very good looking.
Tom hakkında ne düşünüyorsun? Onun güzel bir sesi var. Sadece güzel bir ses mi? Pekala, onun yüzü özel bir şey değil, değil mi? Gerçekten mi! Sanırım o oldukça yakışıklı.
- What did you think of Tom? He's got a nice voice. Just a nice voice? Well, his face is nothing special, right? Really! I think he's pretty good looking.
- i'm just looking around
- sadece etrafa bakıyorum
- i'm looking for
- arıyorum
- i'm looking for a digital camera
- dijital fotoğraf makinesi arıyorum
- i'm looking for a small piece of jewelry
- küçük mücevher bakıyorum
- i'm looking for paintings by well known french artists
- çok ünlü fransız ressamların tablolarını arıyorum
- i'm looking for something in beige
- bej bir şey arıyorum
- i'm looking for something in black
- siyah bir şey arıyorum
- i'm looking for something in blue
- mavi bir şey arıyorum
- i'm looking for something in brown
- kahverengi bir şey arıyorum
- i'm looking for something in gray
- gri bir şey arıyorum
- i'm looking for something in green
- yeşil bir şey arıyorum
- i'm looking for something in pink
- pembe bir şey arıyorum
- i'm looking for something in red
- kırmızı bir şey arıyorum
- i'm looking for something in white
- beyaz bir şey arıyorum
- i'm looking for something in yellow
- sarı bir şey arıyorum
- i'm looking forward to seeing you again
- sizinle tekrar görüşmeyi dört gözle bekleyeceğim
- inward looking personality
- içedönük kişilik
- looking young despite his age
- abıhayat içmiş
- odd looking
- garip görünüşlü
- poor looking
- gösterişsiz
- side looking radar
- yanal gozleyen radar
- things are looking blue
- durum kötü görünüyor
- what are you looking for
- ne aramıştınız
- what are you looking for
- (isim) aramıştınız
- young looking
- genç görünümlü