Tom iyi görünümlü ve karizmatiktir.
- Tom is good looking and charismatic.
Diğer sınıftaki nakil öğrenci süper yakışıklı bir tiptir.
- The transfer student in the other class is a super good looking guy.
O yaşına göre yakışıklı.
- He's good looking for his age.
Aptal görünmeyi sevmiyorum.
- I don't like looking foolish.
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Mary güzel bir kadın.
- Mary is a good-looking woman.
O kız güzel görünümlü.
- That girl is good-looking.
O yakışıklı bir adam.
- He's a good-looking guy.
Tom yakışıklı bir adam.
- Tom is a good-looking man.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
When I opened there was an awful-looking man at the door.
Another elderly, imposing-looking man cameup beside Abbott.
Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.
- Judy spends a lot of time looking in the mirror.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
O komik görünümlü bir araba.
- That's a funny looking car.
Sen kötü görünümlü değilsin.
- You're not bad looking.
Tom hakkında ne düşünüyorsun? Onun güzel bir sesi var. Sadece güzel bir ses mi? Pekala, onun yüzü özel bir şey değil, değil mi? Gerçekten mi! Sanırım o oldukça yakışıklı.
- What did you think of Tom? He's got a nice voice. Just a nice voice? Well, his face is nothing special, right? Really! I think he's pretty good looking.
Bu kadın çok güzel görünüyor.
- This woman is very good looking.
a funny-looking dog.
... looking after two kids. And she worked hard every day and made a lot of sacrifices to ...
... start looking beyond just the people who are currently ...