Definition of -ile in Turkish English dictionary
- ile
- with
You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
- gökyüzü ile ilgili
- celestial
- gelgit ile ilgili
- tidal
- peçe ile örtmek
- veil
- ile
- and
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- ile ilgili
- regarding
We are open to all suggestions regarding the new design of the website.
- Biz web sitesinin yeni tasarımı ile ilgili tüm önerilere açığız.
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
- başı ile onaylamak
- nod
- ile birlikte
- along with
Tom started singing along with Mary.
- Tom Mary ile birlikte şarkı söylemeye başladı.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
- planör ile uçma
- glide
- başarı ile sona erdirme
- (Hukuk) achievement
- balta ile kesmek
- chop
- delgeç ile delmek
- punch
- ile ilgili
- relevant to
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- kalem ile makyaj yapmak
- pencil
- karakalem ile çizmek
- pencil
- karın ile ilgili
- abdominal
- hile ile yönetmek
- rig
- meslek ile ilgili
- vocational
- çit ile çevirmek
- fence
- kösele ile kaplamak
- leather
- acele ile
- hurriedly
- acele ile yapmak
- race
- akıl ile
- intellectually
- açık artırma ile satmak
- auction off
- babil ile ilgili
- Babylonian
- beyin ile ilgili
- cerebral
- britanya ile ilgili
- British
- bu vesile ile
- hereby
I hereby declare the opening of the Olympic Games.
- Bu vesile ile Olimpiyat Oyunlarının açılışını ilan ediyorum.
- burnu ile eşelemek
- root
- daktilo ile yazmak
- type
- dua ile defetmek
- exorcize
- el hareketleri ile konuşmak
- gesture
- gözyaşı ile ıslanmış
- tear-stained
- iki ile çarpmak
- duplicate
- ile
- {e} on
- inek çiçek hastalığı ile ilgili
- vaccine
- kader ile ilgili
- weird
- kanca ile tutunmak
- grapple
- kanca ile yakalamak
- hook on
- kara ile çevrili liman
- basin
- kavrama ile ilgili
- cognitive
- kira ile tutmak
- hire
- konu ile ilgili
- germane
- kriko ile kaldırmak
- jack
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- kürk ile kaplamak
- fur
- küçümseme ile davranmak
- condescend
- makine ile yapmak
- machine
- manivela ile açmak
- prize
- oksijen tüpü ile dalış
- scuba diving
- olta ile balık tutan kimse
- angler
- planör ile uçma
- gliding
- projektör ile aydınlatmak
- floodlight
- projektör ile aydınlatılmış
- floodlit
- saygı ile selâmlamak
- salute
- standart yapılan eşya ile ilgili
- utility
- telif hakkı ile korumak
- copyright
- telif hakkı ile korunan
- copyright
These and perhaps other sentences need to be removed from the corpus. They are from a copyrighted book.
- Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.
This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
- Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- testere ile kesilmiş
- sawed
- testere ile yapılan çentik
- kerf
- testis ile ilgili
- testicular
- yolu ile
- via
- zaman aşımı ile hak kazanmak
- prescribe
- zaman aşımı ile kazanılan hak
- prescription
- zaman aşımı ile kazanılan hak
- positive prescription
- zaman aşımı ile kazanılmış
- prescriptive
- zekâ ile
- intellectually
- zoka ile balık avlamak
- spoon
- çekici ile çekmek
- tow
- şahdamarlar ile ilgili
- carotid
- el ile işletmek
- manipulate
- ile ilgili
- of
- keçe ile kaplamak
- felt
- (toka/kopça ile) tutturmak
- buckle
- acele ile
- in a stew
- acele ile
- in a sweat
- acele ile
- hastily
- acele ile yazma
- scrawling
- aile ile ilgili
- domestic
- akraba ile cinsel ilişki
- incest
- anne (ile ilgili)
- maternal
- anne sütü ile beslenme
- (Tıp) breast feeding
- avrupa ile ilgili
- european
- baba (ile ilgili)
- paternal
- bademcik (ile ilgili)
- (Anatomi) tonsillar
- basil (ile ilgili)
- (Biyoloji) bacillary
- bel ile ilgili
- (Tıp) lumbar
- belediye/kent ile ilgili
- municipal
- besin (ile ilgili)
- pabular
- birbiri ile uyumlu
- match
- burgu ile delmek
- wimble
- bütün hızı ile
- in full career
- cenin (ile ilgili)
- foetal
- ceza ile ilgili
- penal
- deri ile ilgili
- (Denizbilim) dermal
- derin endişe ile
- with deep concern
- dorsum ile ilgili
- (Tıp) dorsalis
- düzenli sıra ile yolunda
- in order
- el ile
- man
Can you drive manual?
- El ile sürebilir misin?
- el ile
- (Bilgisayar) hand held
- el ile arama
- (Bilgisayar) manual dial
- el ile besleme
- (Bilgisayar) manual feed
- el ile ilerle
- (Bilgisayar) manual advance
- el ile ilerleme
- (Bilgisayar) manual advance
- el ile işleme
- (Ticaret) manipulation
- el ile muayene
- palpation
- el ile vurmak
- smack
- el ile yanıt
- (Bilgisayar) manual answer
- el ile yapılan
- (Ticaret) manual
- el ile yazılmış metin
- (Kimya) manuscript
- el ile çalışan
- (Ticaret) manual
- el ile çalışan aygıtlar
- (Bilgisayar) manual devices
- el ile örülmüş
- hand knitted
- elektro erozyon ile işleme
- (Mekanik,Teknik) electrical discharge machining
- evlenme ile ilgili
- nuptial
- festival ile ilgili
- festive
- gemi ile göndermek
- (Askeri) ship
- göbek (ile ilgili)
- omophalic
- göbek (ile ilgili)
- (Anatomi) umbilical
- hile ile kabul ettirmek
- impose on
- hile ile kabul ettirmek
- impose upon
- ikametgah ile ilgili
- residential
- ile
- via
Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.
- Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.
Can I pay here via Kontaktlos?
- Burada Kontaktlos ile ödeme yapabilir miyim?
- ile
- because of
Abraham got into a fight with Joseph because of Lucy.
- Abraham, Lucy için Joseph ile kavga etti.
Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.
- Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.
- ile
- (Bilgisayar) using
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Dr. Patterson communicated with a gorilla using sign language.
- Dr. Patterson, işaret dili kullanarak bir goril ile iletişim kurdu.
- ile
- by means of
We communicate by means of language.
- Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.
- ile
- associated with
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
He has always associated with large enterprises.
- O her zaman büyük işletmeler ile ilişki kurmuştur.
- ile birlikte
- associated with
- ile birlikte
- (Dilbilim) in company with
- ile birlikte
- apart from
- ile birlikte
- no sooner ... than
- ile birlikte
- although
- ile birlikte
- (deyim) in common with
- ile birlikte
- as soon as
- ile birlikte
- hand in hand with
- ile ilgili
- coupled with
- ile ilgili
- with
There was a problem with the architecture of that company's new computer. They're going through a recall frenzy right now.
- O şirketin yeni bilgisayar mimarisi ile ilgili bir sorun vardı. Onlar şimdi bir iptal çılgınlığını gözden geçirecekler.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
- ile ilgili
- connected
- ile ilgili
- about
It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
- O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- ile ilgili
- concerning
We have a few questions concerning Tom's medical treatment.
- Tom'un tıbbi tedavisi ile ilgili birkaç sorumuz var.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
- ile ilgili
- pertaining to
- ile ilgili
- apropos
- ile ilgili
- in respect to
- ile ilgili
- related to
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
Opossums aren't related to rats.
- Keseli sıçanlar, fareler ile ilgili değildir.
- ile ilgili
- interested in
It seems that he is interested in astronomy.
- O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
- ile ilgili
- relative to
- ile ilgili
- re
- ile ilgili
- (with) regard to
- ile ilgili
- over
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
- Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- ile ilgili
- on
- ile ilgili
- with respect to
- ile ilgili
- associated with
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
- iskonto ile
- at a discount
- izni ile
- by permission of
- jeodezi ile ilgili
- (Askeri) geodetic
- kahkaha ile gülmek
- roar
- kahkaha ile gülmek
- snort
- kent ile ilgili
- urban
- kereste ile desteklemek
- (Marangozluk) timber
- kira ile tutmak
- rent
- kira ile vermek
- farm
- kredi ile
- on credit
- kredi ile
- (Ticaret) on loan
- kullanma ile aşınma
- (Tekstil) wear and tear
- kuzey kutbu ile ilgili
- (Coğrafya) arctic
- mantar (ile ilgili)
- fungal
- matkap ile delik açmak
- drill
- matkap ile delmek
- punch
- mengene ile sıkıştırma
- (İnşaat) clamping
- mengene ile sıkıştırmak
- clamp
- metre ile ilgili
- metrical
- metre ile ilgili
- metric
- mevduat ile borçların farkı
- (Ticaret) deficiency
- mide (ile ilgili)
- (Tıp) gastric
- nem ile eriyebilen
- (Tıp) deliquescent
- netice itibarı ile
- as a consequence
- olta ile tutmak
- hook
- omuz ile itmek
- shoulder
- ordu ile ilgili
- (Askeri) military
- oybirliği ile verilmiş
- unanimous
- parmak baston vb ile dürtmek
- poke
- referans ile çağrı
- (Bilgisayar) call by reference
- sevgilisi ile kaçmak
- elope
- silgi ile silmek
- erase
- sindirim sistemi ile ilgili
- (Tıp) gastrointestinal
- siper ile kuşatmak
- entrench
- solunum (ile ilgili)
- (Tıp) respiratory
- sopa ile dövmek
- cudgel
- sopa ile vurmak
- bat
- sopa ile vurmak
- club
- sopa ile vurmak
- bludgeon
- strateji ile ilgili
- (Askeri) strategical
- sureti ile
- by means of
- sıra ile
- turn and turn about
- sıra ile
- (Bilgisayar) end-to-end
- sıra ile
- in succession
- sıra ile
- successively
- sıra ile
- end to end
- sıra ile
- turn about
- takoz vb ile sıkıştırmak
- wedge
- testere ile kesilmiş
- (İnşaat) saw cut
- testere ile kesme
- sawing
- tilki (ile ilgili)
- vulpine
- tiyatro sanatı ile ilgili
- drama
- tohum (ile ilgili)
- germinal
- toka ile bağlamak
- buckle
- toka ile tutturmak
- clasp
- top atışı ile selâmlama
- salvo
- torpil ile tahrip etmek
- torpedo
- tutku ile
- (Muzik) erotic
- törpü ile düzeltmek
- rasp
- yasa koyma ile ilgili
- (Ticaret) legislative
- yerçekimi ile çekilmek
- gravitate
- yuva ile ilgili
- nidal
- yük ile yüklemek
- freight
- yıldız ile ilgili
- stellar
- zirve (ile ilgili)
- climactic
- çekül ile düzeltmek
- plumb
- çiçek (ile ilgili)
- (Tekstil) floral
- önceki ile aynı
- (Bilgisayar) same as previous
- örümcek ağı ile kaplanmış
- cobwebbed