-i yakmak

listen to the pronunciation of -i yakmak
Turkish - English

Definition of -i yakmak in Turkish English dictionary

-i yakmak
set a match to
yakmak
burn

A spark would be enough to burn a forest. - Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.

In 1920s inflation was so high in Germany, it was an ordinary case to burn money to keep warm. - 1920'li yıllarda Almanya'da enflasyon o kadar yüksekti ki, ısınmak için para yakmak sıradan bir durumdu.

yakmak
fire

Tom had to make a fire. - Tom ateş yakmak zorunda kaldı.

Arguing with a woman is like trying to drown the water, burn the fire, dig the soil or catch the air. - Bir kadınla tartışmak suyu boğmaya çalışmak, ateşi yakmak, toprağı kazmak ya da havayı yakalamaya çalışmak gibidir.

canını yakmak
hurt

The last thing I'd ever want to do is hurt Tom. - Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.

Tom would never want to hurt you. - Tom asla senin canını yakmak istemezdi.

abayı yakmak
fall for
kına yakmak
gloat
yakmak
lit
elektrik yakmak
switch on
elektrik yakmak
turn on
elektrik yakmak
put on
odun yakmak
light
sigara yakmak
light
yakmak
fuel
yakmak
consume
yakmak
gas

Sami used gasoline to burn Layla's body. - Sami, Leyla'nın cesedini yakmak için benzin kullandı.

Dan sprayed gasoline on himself and threatened to set himself on fire. - Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.

yakmak
torrefy
yakmak
torrify
yakmak
combust
yakmak
hurt

The last thing I'd ever want to do is hurt Tom. - Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.

Tom would never want to hurt you. - Tom asla senin canını yakmak istemezdi.

yakmak
shoot
yakmak
(Gıda) overcook
yakmak
strike
yakmak
set fire to
yakmak
lunt
yakmak
burn up
yakmak
burn out
yakmak
switch on
yakmak
etch
yakmak
anneal
yakmak
kill
yakmak
singe
yakmak (soğuk)
bite
yakmak
ruin
bina yakmak
set the building on fire
bina yakmak
burn down a building
kıçına kına yakmak
henna to ass
yağ yakmak
flatter
ışığı yakmak
Turn the light on
abayı yakmak
(Konuşma Dili) to fall desperately in love, be infatuated (with)
abayı yakmak
be struck on smb
abayı yakmak
to fall in love (with sb)
abayı yakmak
have a crush on smb
abayı yakmak
fall in love
abayı yakmak
be smitten with
ateş yakmak
make a fire
ateş yakmak
to make a fire, to light a fire
ateş yakmak
to light a fire
ateşi yakmak
lay the fire
ateşi yakmak
make the fire
ateşi yakmak
light the fire
ağıt yakmak
to wail, lament for the dead
ağıt yakmak
wail
ağıt yakmak
lament
ağıt yakmak
to lament, to wail for; to keen
ağıt yakmak
elegize upon
ağıt yakmak
keen
başını yakmak
burn
başını yakmak
to get sb into a lot of trouble
buhur yakmak
cense
canını yakmak
to hurt
canını yakmak
sting
canını yakmak
rend the heart
canını yakmak
pain
canını yakmak
scarify
ciğerini dağlamak/doğramak/ yakmak
to disturb greatly, grieve
elektriği yakmak
switch on
filmleri yakmak
slang to spoil a scheme/plan
gemileri yakmak
burn one's boats
genizini yakmak
(for smoke, a pungent smell, etc.) to burn the back of one's throat
hafifçe yakmak
singe
karina yakmak
(gemi) bream
kına yakmak
to apply henna
kına yakmak/koymak/sürmek/vurmak
to henna
kınalar yakmak
to gloat, to be overjoyed at sb's misfortune
kınalar yakmak
to gloat, rejoice (over another's misfortune)
lamba yakmak
turn on a lamp
lamba yakmak
switch on a lamp
lamba yakmak
light a lamp
linyit yakmak
burn lignite
maşa varken elini yakmak
to take chances, take a chance (when there is no need to do so)
mermi yakmak
(Avcılık) shot away the ammunition
mum yakmak
to light a votive candle
mum yakmak
light a votie candle
nâra yakmak
to make (someone) suffer; to bring suffering upon (oneself)
ok meydanında buhurdan yakmak
1. to try to heat a big place with something that is woefully inadequate to the task. 2. to try to accomplish something big with means that are pitifully inadequate
pire için yorgan yakmak
to cut off one's nose to spite one's face
pire için/ye kızıp yorgan yakmak
to cut off one's nose to spite one's face
sigaranın birini söndürmeden diğerini yakmak
chain smoke
soğuk yakmak/- vurmak
for the cold to injure (a plant)
sıcak su ile yakmak
scald
tamamen yakmak
burn out
türkü yakmak
to write a folk song
tütsü yakmak
incense
uçlarını yakmak
(saç) singe
yakmak
scorch
yakmak
cauterize
yakmak
ignite
yakmak
to burn, use (something) as fuel
yakmak
to ruin (someone), cook (someone's) goose
yakmak
light

It is better to light a candle than to curse the darkness. - Bir mum yakmak karanlığı lanetlemekten daha iyidir.

yakmak
(for chemicals, sun, wind, etc.) to burn; (for wool) to irritate (one's) skin
yakmak
sear
yakmak
bite
yakmak
to inflame (someone) with love
yakmak
light up
yakmak
to light; to ignite; to set fire to, set (something) on fire
yakmak
kindle
yakmak
to shoot (someone) (with a gun). yakıp yıkmak to destroy utterly
yakmak
flash
yakmak
incinerate

Fadil wanted to incinerate Layla's body. - Fadıl, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.

yakmak
to turn on, light (electric lights)
yakmak
to scorch, sear, burn
yakmak
scathe
yakmak
set on fire
yakmak
to burn (something) up, burn (something) down, burn
yakmak
turn on
yakmak
to burn; to fire, to set on fire; to burn, to scorch, to singe; to inflame; (ışık) to turn on; (kibrit) to strike; (sigorta) to blow; (motor, vb.) to blow sth out; (soğuk) to sting; to ruin; to shoot, to kill; to hurt; to cauterize; to consume
yakmak
(ışık) put on
yakmaklü vb)
cremate
yakmaklüyü)
cremate
yeniden yakmak
rekindle
yeşil ışık yakmak
to give sb the come-on
yeşil ışık yakmak
give smb. the go ahead
ölü yakmak
cremate
ölüyü yakmak
to cremate
ışıkı yakmak
to turn on the light; to light the lamp, the candle, or the match
Turkish - Turkish

Definition of -i yakmak in Turkish Turkish dictionary

yakmak
Silahla vurmak
abayı yakmak
Aşık olmak, sevdalanmak
yakmak
Ne olursa olsun makbulüm
yakmak
Aman bu üçüne dikkat et
yakmak
Karartmak
yakmak
Acıtmak
yakmak
Güçlü sevgi uyandırmak
yakmak
Işık vermesini sağlamak
yakmak
Kurutmak, zarar vermek: "Fırtına ekinleri yakmıştı."- S. F. Abasıyanık. Çok sıcak olmak
yakmak
Türkü ya da ağıt bestelemek, düzmek
yakmak
Türkü, ağıt vb. düzenlemek, bestelemek
yakmak
Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek
yakmak
Çok üşütmek
yakmak
Koymak, sürmek
yakmak
Ateşle yok etmek
yakmak
Yanıyormuş gibi bir etki yapmak: "Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler."- F. R. Atay
yakmak
Yanıyormuş gibi bir etki yapmak
yakmak
Düzenlemek, bestelemek
yakmak
Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak: "Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı."- F. R. Atay
yakmak
Isı etkisiyle bozmak
yakmak
Beni yakma."- Ö. Seyfettin
yakmak
Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek
yakmak
Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek: "Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın
yakmak
Çok sıcak olmak
yakmak
Işık vermesini sağlamak: "Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar."- S. F. Abasıyanık
yakmak
Kurutmak, zarar vermek
yakmak
Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak
-i yakmak
Favorites