Definition of -i kazanmak in Turkish English dictionary
- -i kazanmak
- {k} walk off with
- -i kazanmak
- {k} walk away with
- deneyim kazanmak
- gain experience
- para kazanmak
- earn
He worked very hard to earn a lot of money.
- Çok para kazanmak için çok çalıştı.
Tom changed jobs to earn more money.
- Tom daha çok para kazanmak için iş değiştirdi.
- tecrübe kazanmak
- gain experience
- vakit kazanmak
- gain time
- kazanmak
- gain
Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
- Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
To gain time we took the plane.
- Zaman kazanmak için uçağa bindik.
- kazanmak
- acquire
In former days, men sold themselves to the Devil to acquire magical powers. Nowadays they acquire those powers from science, and find themselves compelled to become devils.
- Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.
- kazanmak
- take
I'll do whatever it takes to win.
- Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
The important thing is not to win the game, but to take part in it.
- Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- geri kazanmak
- recover
It took me a whole year to recover my health.
- Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.
- kalıtımla kazanmak
- inherit
- kazanmak
- realize
- kazanmak
- come by
- büyük başarı kazanmak
- triumph
- kolay kazanmak
- walk over
- rakibi olmadığından kazanmak
- walk over
- yeniden kazanmak
- regain
The brave soldiers went head-to-head with the enemy to regain their city.
- Cesur askerler şehri yeniden kazanmak için düşman ile boy ölçüştü.
- zaman aşımı ile hak kazanmak
- prescribe
- ödül kazanmak
- win a prize
- değer kazanmak
- appreciate
- (sayı/puan) kazanmak
- score
- anlam kazanmak
- find meaning
- anlam kazanmak
- reach significance
- anlam kazanmak
- make sense
- burs kazanmak
- win scholarship
- burs kazanmak
- gain a scholorship
- burs kazanmak
- win a scholorship
- burs kazanmak
- get a scholorship
- burs kazanmak
- earn a scholarship
- burs kazanmak
- be awarded a scholarship
- deneyim kazanmak
- become experienced
- dost kazanmak
- (deyim) make friends
- etkinlik kazanmak
- (deyim) come to the fore
- hayatını kazanmak
- make a living
- kazanmak
- (deyim) win the day
- kazanmak
- won
- kazanmak
- bring in
- kazanmak
- pass
- kazanmak
- (deyim) get the best of
- kazanmak
- notch up
- kazanmak
- garner
- kazanmak
- conciliate
- kazanmak
- gam
- kazanmak
- conquer
- kazanmak
- (Konuşma Dili) get the better of
- kazanmak
- gross
- kazanmak
- nett
- kazanmak (ödül)
- pull off
- kolayca kazanmak
- walk over
- puan kazanmak
- score
- puan kazanmak
- chalk up
- takdir kazanmak
- gain appreciation
- takdir kazanmak
- win appreciation
- ödül kazanmak
- carry off
- ödül kazanmak
- win a reward
- ödül kazanmak
- pick up
- önem kazanmak
- become more of an issue
- hız kazanmak
- pick up
- kazanmak
- earn
Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
- Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
He earns over 500 dollars a month with that job.
- O işle, o ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
- kazanmak
- win
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
- kazanmak
- get
I've got to get back into shape.
- Formumu geri kazanmak zorundayım.
We work to get money.
- Para kazanmak için çalışıyoruz.
- kazanmak
- land
- anlam kazanmak
- Gain meaning
- bağımsızlık kazanmak
- Gain independence
- bağımsızlığını kazanmak
- Gain one's independence
- birden yoğunluk kazanmak
- abrubtly/suddenly intensify
- deneyim kazanmak
- Gain experience(s)
- hayatını kazanmak
- Earn his/her life
- ivme kazanmak
- Gain accelaration
- kalbini kazanmak
- Win someone's heart
- kalp kazanmak
- Win somebody's heart, win a heart
- kar kazanmak
- To earn profits
- onur kazanmak
- To honor
- para kazanmak
- To earn money
America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
- Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
If you want to earn money, America is the best.
- Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.
- tecrübe kazanmak
- Gain experience(s)
- yarış kazanmak
- win a race, win the race
- yoğunluk kazanmak
- intensify
- zafer kazanmak
- Triumph, win a victory, gain a victory
- zemin kazanmak
- Gain ground
Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.
- alın teri ile kazanmak
- (para) to turn an honest penny
- alın teriyle kazanmak
- to earn by hard work
- arazi kazanmak
- to reclaim
- avantadan para kazanmak
- to feather one's (own) nest
- avantaj kazanmak
- (deyim) get an edge over
- avantaj kazanmak
- (deyim) get the edge over
- avantaj kazanmak
- (deyim) have an edge over
- açıktan (para) kazanmak
- to get money without working for it
- açıktan kazanmak
- (para) to feather one's own nest
- bahisi kazanmak
- to win one's bet, win one's wager
- bahsi kazanmak
- to win the bet
- başarı kazanmak
- strike pay dirt
- beceri kazanmak
- become skilful (at something)
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify suddenly
- birden yoğunluk kazanmak
- gain (a) sudden intensity
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become intense
- birden yoğunluk kazanmak
- intensify abrubtly
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly intensify
- birden yoğunluk kazanmak
- suddenly become dense
- birden çok para kazanmak
- be in the money
- bok gibi para kazanmak
- to rake in money
- boyut kazanmak
- acquire dimension
- boyut kazanmak
- take on dimension
- burun farkı ile kazanmak
- nose out
- bütün parayı kazanmak
- break the bank
- bütün ödülleri kazanmak
- clear the deck
- büyük ikramiye kazanmak
- hit the jackpot
- cesaret kazanmak
- (Konuşma Dili) gain courage
- ciddilik kazanmak
- (deyim) go beyond the joke
- ciddiyet kazanmak
- become serious
- daha çok kazanmak
- better oneself
- davayı kazanmak
- recover
- davayı kazanmak
- succeed in an action
- deneyim kazanmak
- practice
- deneyim kazanmak
- to become experienced
- deneyim kazanmak
- practise
- derinlik kazanmak
- gain depth
- değer kazanmak
- gain value
- doktor ünvanı kazanmak
- proceed
- dostluğunu kazanmak
- win over
- dostluğunu kazanmak
- gain over
- dostluğunu kazanmak
- conciliate
- dostluğunu kazanmak
- win
- düşmanlığını kazanmak
- make an enemy of smb
- ehliyet kazanmak
- to qualify
- ekmek parası kazanmak
- bring home the bacon
- ekmeğini kazanmak
- to earn one's bread, to earn one's living
- eleme müsabakasını kazanmak
- win the elimination contest
- emekiyle ekmeğini kazanmak
- to work for one's living
- emekli aylığına hak kazanmak
- entitle to a pension
- emeklilik hakkı kazanmak
- (Sigorta,Ticaret) entitled to pension
- geri kazanmak
- to recover, to recuperate, to reclaim
- güven kazanmak
- win trust
- güven kazanmak
- earn trust
- güven kazanmak
- gain trust
- güvenini kazanmak
- be in smb.'s confidence
- güvenini kazanmak
- to win (someone's) confidence
- güvenini kazanmak
- to win (sb's) confidence
- güç kazanmak
- gain strenght
- hak kazanmak
- to have a right to, to deserve
- hak kazanmak
- to deserve, earn, have a right to
- hayatını kazanmak
- earn a living
- hayatını kazanmak
- to earn one's living
- hayatını oradan buradan kazanmak
- pick up a livehood
- hepsini kazanmak
- sweep the stakes
- hız kazanmak
- pick speed
- hız kazanmak
- gain speed
- hız kazanmak
- accelerate
- hız kazanmak
- gather speed
- iddia kazanmak
- win a claim
- ihale kazanmak
- (Ticaret) win tender
- ihtisas kazanmak
- to earn a specialist's degree or licence
- ikramiye kazanmak
- to win a prize
- itibar kazanmak
- gain a reputation
- itibar kazanmak
- establish a reputation
- itibar kazanmak
- make a reputation
- itibar kazanmak
- build (up) a reputation
- itibar kazanmak
- be in the ascendant
- ivme kazanmak
- gain acceleration
- iyi kazanmak
- do well
- iyi para kazanmak
- make money
- kanunsuz olarak kazanmak
- syphon off
- kanunsuz yoldan para kazanmak
- rake off
- kazanmak
- (ödül) pull off
- kazanmak
- attain
- kazanmak
- draw
- kazanmak
- to get, acquire, gain
- kazanmak
- clear
Wilson clearly had the best chance to win.
- Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
- kazanmak
- get out of
- kazanmak
- obtain
- kazanmak
- carry off
- kazanmak
- net
- kazanmak
- gather
- kazanmak
- reap
- kazanmak
- purchase
- kazanmak
- (çok para) clean up
- kazanmak
- to win the approval and support of
- kazanmak
- to earn, to gain, to pull sth in, to pull sth down; (yarış, mücadele, savaş, ödül, bahis) to win, to carry sth off, to notch sth up; (sınav) to pass; to get, to obtain, to acquire, to procure
- kazanmak
- (Hukuk) to attain, to acquire
- kesinlik kazanmak
- become definite
- kesinlik kazanmak
- be final
- kesinlik kazanmak
- become final
- kesinlik kazanmak
- be conclusive
- kolay kazanmak
- run away
- kolay kazanmak
- romp
- kolay kazanmak
- romp through
- kolay kazanmak
- earn easily
- kolay kazanmak
- win easily
- kolay para kazanmak
- get on the gravy train
- kolayca kazanmak
- win hands down
- kolayca kazanmak
- walk away with
- kolaylıkla kazanmak
- win hands down
- kupa kazanmak
- win a cup
- kuvvet kazanmak
- gather strength
- kâlbini kazanmak
- make a conquest of smb
- kıl payı kazanmak
- nose out
- maharet kazanmak
- to become skillful or proficient
- nam kazanmak
- to become famous, achieve renown
- nam kazanmak
- to become famous
- netlik kazanmak
- be clarified
- nobel ödülü kazanmak
- win the nobel prize
- para kazanmak
- knock up
- para kazanmak
- pull down
- para kazanmak
- make money
He has only one aim in life, to make money.
- Hayatında bir amacı var, para kazanmak.
He will do anything to make money.
- O para kazanmak için her şeyi yapacak.
- para kazanmak
- earn money
His goal is not to earn money.
- Onun amacı para kazanmak değil.
America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
- Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- para kazanmak
- coin
- puan almak/kazanmak
- to score, score points, rack up points (while playing a game)
- rahatça kazanmak
- walk away from
- resmiyet kazanmak
- become official
- rüşvetle kazanmak
- nobble
- savunma hakkı kazanmak
- gain a hearing
- sayı ile kazanmak
- to win on points
- servet kazanmak
- acquire wealth
- sevap kazanmak
- to acquire merit in God's sight
- sevgisini kazanmak
- win smb.'s affections
- seçim kazanmak
- vote out
- seçim kazanmak
- carry an election
- seçim zaferi kazanmak
- (Politika, Siyaset) win a landslide victory
- seçimde kazanmak
- to head the poll
- seçimi kazanmak
- head the poll
- takdirini kazanmak
- to win (someone's) approval