-i kaybetmek

listen to the pronunciation of -i kaybetmek
Turkish - English

Definition of -i kaybetmek in Turkish English dictionary

-i kaybetmek
{k} lose out on
kaybetmek
lose

Have patience with a friend rather than lose him forever. - Onu sonsuza kadar kaybetmek yerine, bir arkadaşına karşı sabırlı ol.

It was careless of you to lose the key. - Anahtarı kaybetmek senin dikkatsizliğindi.

kan kaybetmek
bleed
ceza olarak kaybetmek
forfeit
kaybetmek
mislay
kaybetmek
deceive
kaybetmek
lost

It's better to have loved and lost than never to have loved at all. - Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.

kaybetmek
mislaid
kaybetmek
got lost
kaybetmek
melt away
kaybetmek
misplace
kaybetmek
(deyim) have the worst of
kaybetmek
fail to keep possession of
kaybetmek
get lost
su kaybetmek
dehydrate
zaman kaybetmek
lose time
bahisi kaybetmek
to lose the bet
bahsi kaybetmek
to lose the bet
bağlantıyı kaybetmek
lose track of
bekâretini kaybetmek
to lose one's virginity
cesaretini kaybetmek
lose one's nerve
cesaretini kaybetmek
wilt
cesaretini kaybetmek
quail
cesaretini kaybetmek
lose heart
cesaretini kaybetmek
to lose courage/heart
cesaretini kaybetmek
despond
dengesini kaybetmek
lose one's balance
dengesini kaybetmek
1. to lose its balance, lose its equilibrium. 2. to lose one's sense of balance
dengesini kaybetmek
to lose one's balance
değer kaybetmek
sag
değer kaybetmek
to depreciate
ereksiyon kaybetmek
lose erection
eski gücünü kaybetmek
go to seed
eski gücünü kaybetmek
run to seed
gerginliğini kaybetmek
ease off
görme yeteneğini kaybetmek
loose one's sight
gözden kaybetmek
loose sight of
gözden kaybetmek
lose sight of
gözden kaybetmek
to lose sight of
gücünü kaybetmek
pine away
güven kaybetmek
lose trust
güven kaybetmek
lose confidence
her şeyini kaybetmek
(oyunda) shoot the works
hızını kaybetmek/yitirmek
(for something) to weaken, lose its force
ihale kaybetmek
lose a tender
iradesini kaybetmek
loose one's self control
itibarını kaybetmek
to lose face
itidalini kaybetmek
to lose one's temper
ivme kaybetmek
be on decline
ivme kaybetmek
lose speed
ivme kaybetmek
lose acceleration
izini kaybetmek
to lose tract (of)
izini kaybetmek
lose track of
izini kaybetmek
to lose track (of)
kan kaybetmek
to lose blood
kaybetmek
slip
kaybetmek
lose out
kaybetmek
to lose yitirmek
kaybetmek
chuck away
kaybetmek
forfeit
kaybetmek
to lose

Tom doesn't want to lose Mary. - Tom Mary'yi kaybetmek istemiyor.

I don't want to lose you, Tom. - Seni kaybetmek istemiyorum, Tom.

kefalet hakkını kaybetmek
forfeit one's bail
kendini kaybetmek
lose oneself
kendini kaybetmek
lose consciousness
kendini kaybetmek
be overwhelmed
kendini kaybetmek
1. to lose consciousness. 2. to go into a towering rage
kendini kaybetmek
blackout
kendini kaybetmek
forget one's manners
kendini kaybetmek
a) to lose consciousness, to break down, to be beside oneself (with) b) to fly into a rage
kilo kaybetmek
loose flesh
kontrolunü kaybetmek
dissolve
kontrolünü kaybetmek
go off the deep end
kozunu kaybetmek
colloq . to lose, come out the loser
kumarda kaybetmek
to gamble sth away
kumarda kaybetmek
lose in gambling
kumarda kaybetmek
game away
kumarda kaybetmek
play away
kumarda kaybetmek
gamble away
kıl payı kaybetmek
to lose by a hair's breadth
medeni ehliyetini kaybetmek
(Politika, Siyaset) become incapacitated
partiyi kaybetmek
to come out the loser
partiyi kaybetmek
to lose the game
pazar kaybetmek
lose one's market
prestij kaybetmek
lose prestige
puan kaybetmek
lose point
sayı ile kaybetmek
to lose on points
sayıca üstünlüğünü kaybetmek
be outnumbered
servet kaybetmek
lose one's wealth
seçimi kaybetmek
be snowed under
sırasını kaybetmek
(for a baby) to get out of its normal routine of feeding and sleeping
umut kaybetmek
lose hope
vakit kaybetmek
to lose time
varını yoğunu kaybetmek
to lose one's all
varını yoğunu kaybetmek
to lose everything one has
yerini kaybetmek
lose one's seat
yerini kaybetmek
lose one's place
yolunu kaybetmek
lose one's bearings
yolunu kaybetmek
lose one's way
yolunu kaybetmek
to lose one's way
yolunu kaybetmek
stray
önemini yavaş yavaş kaybetmek
de escalate
şeklini kaybetmek
deform
Turkish - Turkish

Definition of -i kaybetmek in Turkish Turkish dictionary

kaybetmek
Para bakımından zarara girmek: "Hesapta bu binlerce lirayı kaybetmek ihtimali yok değildi şüphesiz..."- R. Enis. Ölüm dolayısıyla ayrılmak: "Bir kızım vardı, doğururken onu da kaybettik."- S. F. Abasıyanık
kaybetmek
Yenik düşmek, yenilmek
kaybetmek
Yitirmek: "Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş."- M. Ş. Esendal
kaybetmek
Para bakımından zarara girmek
kaybetmek
Ölüm dolayısıyla ayrılmak
kaybetmek
Yitirmek
English - Turkish

Definition of -i kaybetmek in English Turkish dictionary

birine güvenini kaybetmek
Lose trust on somebody
güvenini kaybetmek
Lose trust on somebody
-i kaybetmek
Favorites