Definition of -e ulaşmak in Turkish English dictionary
- -e ulaşmak
- get through to
- ulaşmak
- reach
I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
We have had difficulty reaching you by phone.
- Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.
- ulaşmak
- arrive
Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
- İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- ulaşmak
- attain
In hopes of attaining superhuman powers, Christopher Columbus once stared at the sun for five minutes straight. It didn't work.
- İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.
We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.
- Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.
- doruğa ulaşmak
- culminate
- sonuca ulaşmak
- come through
- ulaşmak
- come
- ulaşmak
- achieve
I work too much in order to achieve my goals.
- Hedefime ulaşmak için çok fazla çalışıyorum.
It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
- Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- eline ulaşmak
- have
- evine ulaşmak
- get home
- amaca ulaşmak
- Achieve a goal, succeed
- eline ulaşmak
- Receive
- ulaşmak
- to attain (a goal)
- ulaşmak
- be reunited with (someone)
- ulaşmak
- reach, be long enough to reach
- ulaşmak
- reach, arrive at
- (olumlu) bir sonuca ulaşmak
- come to fruition
- (olumlu) bir sonuca ulaşmak
- reach to fruition
- -e kadar ulaşmak
- (deyim) go down to
- amacına ulaşmak
- reach one's goal
- amacına ulaşmak
- to reach one's goal
- amacına ulaşmak
- make the grade
- amacına ulaşmak
- accomplish one's object
- başarıya ulaşmak
- succeed
- başarıya ulaşmak
- to accomplish
- daha fazla bilgiye ulaşmak
- receive further information
- daha fazla bilgiye ulaşmak
- dig up further information
- doruk noktasına ulaşmak
- come to a head
- doruk noktasına ulaşmak
- reach to peak
- doruk noktasına ulaşmak
- reach to top
- doruğa ulaşmak
- peak
- doruğa ulaşmak
- come to a head
- doruğa ulaşmak
- to peak
- doyuma ulaşmak
- a) to achieve satisfaction, to be satisfied b) to have an orgasm
- istenen kaliteye ulaşmak
- reach the desirable quality
- orgazma ulaşmak
- to achieve (an) orgasm, to climax
- rekor düzeye ulaşmak
- reach a record high
- rekor seviyeye ulaşmak
- reach a record high
- sonuca ulaşmak
- win through
- sonuca ulaşmak
- end
- sonuca ulaşmak
- extrapolate
- toplama ulaşmak
- amount
- ulaşmak
- live up to
It is very hard to live up to your reputation.
- Ününüze ulaşmak çok zor.
- ulaşmak
- to reach, be long enough to reach
- ulaşmak
- (toplamı) aggregate
- ulaşmak
- to reach, arrive at
- ulaşmak
- come up to
- ulaşmak
- to be reunited with (someone)
- ulaşmak
- win
I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.
I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
- ulaşmak
- figure out at
- ulaşmak
- come at
- ulaşmak
- hit
- ulaşmak
- come up with
- ulaşmak
- gain
- ulaşmak
- effect
- ulaşmak
- to arrive (at/in), to reach, to hit; to attain, to reach, to get
- ulaşmak
- approach
- ulaşmak
- get at
He wasn't tall enough to get at the ceiling.
- O, tavana ulaşmak için yeterince uzun değildi.
- ulaşmak
- (Hukuk) achieve, attain
- ulaşmak
- come to
- verilerden bilinmeyene ulaşmak
- extrapolate
- zahmetle ve gayretle başarıya ulaşmak
- plod
- zirveye ulaşmak
- climax
- zirveye ulaşmak
- reach the peak
- zirveye ulaşmak
- crest