-e tutulmak

listen to the pronunciation of -e tutulmak
Turkish - English

Definition of -e tutulmak in Turkish English dictionary

-e tutulmak
hang up
aşka tutulmak
Be smitten with someone
tutulmak
smite
tutulmak
catch on
tabi tutulmak
be subjected to
tabi tutulmak
subjected to
gizli tutulmak
be kept confidential
kası tutulmak
muscle to be kept
boynu tutulmak
to have a stiff neck, to have a crick in one's neck
boynu tutulmak
crick one's neck
boynu tutulmak
have a stiff neck
boynu tutulmak
have a crick in one's neck
boyunu tutulmak
to have a stiff neck
cezbeye tutulmak
to fall into an ecstasy
dili tutulmak
to become tongue-tied, to be speechless
dili tutulmak
be tongue tied
esir tutulmak
be held captive
esir tutulmak
be kept captive
fırtınaya tutulmak
to be caught in a storm
gün tutulmak
for the sun to be eclipsed
güneş tutulmak
for the sun to be eclipsed
hastalıka tutulmak
to get sick, come down with a disease
karasevdaya düşmek/tutulmak/uğramak
1. to be passionately and hopelessly in love. 2. to suffer from melancholia
kendi ağzıyla tutulmak
to be proved a liar by one's own words
nefesi kesilmek/daralmak/tutulmak
1. to have difficulty breathing. 2. to gasp, catch one's breath
nutku tutulmak
to be tongue-tied
nutuku tutulmak
to be tongue-tied, be so amazed/excited one can't speak
sidikzoruna tutulmak
to begin to retain one's urine for an abnormal length of time; to become afflicted with dysuria
sorumlu tutulmak
be held accountable
sırtı tutulmak
crick one's back
tabi tutulmak
to be subjected to
teste tabi tutulmak
be subjected to a test
tutulmak
attack
tutulmak
(for a celestial body) to be obscured from view (owing to an eclipse)
tutulmak
be at a premium
tutulmak
have a crush on smb
tutulmak
be stuck
tutulmak
be in a request
tutulmak
come in
tutulmak
make a hit
tutulmak
to get caught in (a storm)
tutulmak
be held

Someone's got to be held accountable. - Birisi sorumlu tutulmak zorunda.

tutulmak
to be held; (güneş, ay) to be eclipsed; to fall for, to fall/be in love with; to catch on, to click (with sb); to become stiff, to be stiff; (hastalık) to go down with sth
tutulmak
drop
tutulmak
to be held or caught
tutulmak
(for a part of one's body) to get stiff: Boynum tutuldu. I've got a crick in my neck
tutulmak
be taken with
tutulmak
(for something) to catch on, become popular
tutulmak
to freeze up, become tongue-tied
tutulmak
come up
tutulmak
stiffen
tutulmak
go into
tutulmak
be stuck on
tutulmak
to get mad at, get angry at
tutulmak
be enamored of
tutulmak
be smitten with
tutulmak
attaint
tutulmak
be taken
tutulmak
(for a part of one's body) to become paralyzed
tutulmak
indulge
tutulmak
incur
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
to jump out of the frying pan into the fire
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
jump out of the frying pan into the fire
yağmurdan kaçıp doluya tutulmak
to jump out of the frying pan into the fire
yağmuruna tutulmak
shower
çok tutulmak
be in a great request
ökseye basmak/tutulmak unwittingly
to get oneself into a heck of a mess
üvey evlat gibi tutulmak
to be treated like a stepchild, be treated unfairly
ıspazmoza tutulmak
to have a spasm, suffer a spasm
Turkish - Turkish

Definition of -e tutulmak in Turkish Turkish dictionary

tutulmak
Tutmak işi yapılmak veya tutmak işine konu olmak, popüler olmak
tutulmak
Tutulma olayına uğramak
tutulmak
Bir işe veya birine canı sıkılmak: "Sen filozof geçinen ukala bir adama benzersin
tutulmak
Tutuk duruma gelmek
tutulmak
Bak, ben böyle şeylere fena tutulurum."- H. Taner
tutulmak
Yakalanmak
tutulmak
İşleyemez olmak
tutulmak
Birine tutkun olmak, sevmek
tutulmak
Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak, popüler olmak: "Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu."- E. E. Talu
tutulmak
Yakalanmak: "Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu."- N. Cumalı
tutulmak
Ay ve güneş tutulma olayına uğramak
tutulmak
Bir organı işleyemez olmak: "Konuşmak için dilim, yazmak için kalemim tutuldu."- F. R. Atay
tutulmak
Bir işe veya birine canı sıkılmak
-e tutulmak
Favorites