Amazon wants to use drones to deliver packages.
- Amazon paketleri teslim etmek için dronlar kullanmak istiyor.
I have to deliver this package to Tom Jackson.
- Bu paketi Tom Jackson'a teslim etmek zorundayım.
Did Tom have to surrender his passport?
- Tom pasaportunu teslim etmek zorunda mıydı?
You have to turn in the reports on Monday.
- Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundasınız.
We have to turn in reports on Monday.
- Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundayız.
We have to submit it before the deadline.
- Son teslim tarihinden önce onu teslim etmek zorundayız.
He had to submit himself to their decision.
- O onların kararına kendini teslim etmek zorunda kaldı.