-e son vermek

listen to the pronunciation of -e son vermek
Turkish - English

Definition of -e son vermek in Turkish English dictionary

-e son vermek
put a stop to
-e son vermek
put an end to
son vermek
end

I want to put an end to the quarrel. - Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.

He tried in vain to put an end to their heated discussion. - Onların hararetli tartışmaya bir son vermek için boşuna uğraştı.

son vermek
terminate
son vermek
cease
son vermek
put an end

Scientists are working hard to put an end to AIDS. - Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.

I want to put an end to the quarrel. - Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.

son vermek
wind up
son vermek
doomed
son vermek
termine
son vermek
break something off
son vermek
drop
son vermek
dissolve
son vermek
(deyim) bust up
son vermek
(deyim) bring to an end
son vermek
call a halt to
son vermek oturum vs
adjourn
hayatına son vermek
take one's own life
hayatına son vermek
put an end to oneself
işine son vermek
cashier
işine son vermek
let go
konuşmaya son vermek
ring off
maaşına zam işine son vermek
to pay sb off
para birimi olarak kullanımına son vermek
demonetize
son nefesini vermek
to breathe one's last, to draw one's last breath
son nefesini vermek
expire
son nefesini vermek üzere
at one's last gasp
son vermek
discontinue
son vermek
wrap up
son vermek
to end, to finish, to put an end to, to terminate, to break sth off
son vermek
put a stop to
son vermek
raise
son vermek
close
son vermek
shut down upon
son vermek
call a halt
son vermek
top off
son vermek
chuck
son vermek
fetch up
son vermek
put an end to

I want to put an end to the quarrel. - Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.

Scientists are working hard to put an end to AIDS. - Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar.

son vermek
stash
son vermek
end off
son vermek
shut down on
son vermek
sign off
son vermek
to bring (something) to an end; to put an end to (something)
son vermek
(oturum vs) adjourn
son vermek
cut off
son vermek
call off
son vermek
finish
son vermek
make an end of
son vermek
stop

I have to stop procrastinating. - Ertelemeye son vermek zorundayım.

You have to stop drinking. - İçmeye son vermek zorundasın.

tartışmaya son vermek
make it up
toplantıya son vermek
(Hukuk) adjourn
yayına son vermek
sign off
yeterli sayı olmadığından oturuma son vermek
count out
çalışmaya son vermek
call it a day
ırk ayırımına son vermek
desegregate
-e son vermek
Favorites