Most opponents of slavery did not vote.
- Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.
Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
- Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers.
- Hükümet, muhalifleri, idealistleri ve Esperanto konuşanları toplamaya ve tutuklamaya başladı.
Tom had many critics.
- Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
- Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
The two countries are antagonistic to each other.
- İki ülke birbirine muhalif.
The two countries are antagonistic to each other.
- İki ülke birbirine muhalif.