-e çekmek

listen to the pronunciation of -e çekmek
Turkish - English

Definition of -e çekmek in Turkish English dictionary

-e çekmek
take after
acı çekmek
suffer

Man is destined to suffer. - Acı çekmek insanoğlunun alnına yazılmıştır.

She suffers from constant neuralgia. - O, sürekli nevraljiden acı çekmektedir.

geri çekmek
withdraw
çekmek
suffer

You don't need to suffer in silence. - Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.

It is man's destiny to suffer. - Acı çekmek insanın kaderidir.

burun çekmek
sniff
fazla para çekmek
overdraw
iple çekmek
look forward to
çekmek
pull

When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds. - Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.

I need a tool for pulling weeds in my garden. - Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

geri çekmek
retract
çekmek
draw

You're drawing attention to yourself. - İlgiyi kendine çekmek istiyorsun.

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament. - Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

geri çekmek
draw back
çekmek
withdraw

How much money you would like to withdraw? - Ne kadar para çekmek istersin?

Many people use ATMs to withdraw money. - Birçok kişi ATM'leri para çekmek için kullanır.

ilgisini çekmek
appeal
kenara çekmek
pull over

We have to pull over. - Kenara çekmek zorundayız.

sorguya çekmek
interrogate
ilgisini çekmek
interest
set çekmek
stem
dikkat çekmek
stand out
burnunu çekmek
sniff
temize çekmek
to make a fair copy of (a piece of writing)
kürek çekmek
row

We went to the lake to row a boat. - Kürek çekmek için göle gittik.

nefes çekmek
suck
acı çekmek
in pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
feel sorrow
acı çekmek
sorrow
astar çekmek
to prime
başka yöne çekmek
divert
besiye çekmek
fatten
dikkat çekmek
point out

Sorry, but I want to point out a few errors. - Üzgünüm ama birkaç hataya dikkat çekmek istiyorum.

dikkat çekmek
attract attention

Don't do anything to attract attention to yourself. - Kendinize dikkat çekmek için bir şey yapmayın.

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

dikkatini çekmek
point out

Before we begin, I'd just like to point out to everyone that we have to be very careful not to break anything. - Biz başlamadan önce, bir şey kırmamak için çok dikkatli olmamız gerektiği konusunda herkesin dikkatini çekmek istiyorum.

doğum sancısı çekmek
labor
fotokopi çekmek
xerox
fotoğraf çekmek
take a picture
fotoğraf çekmek
to take a photograph
ilgi çekmek
to attract attention

Children often cry just to attract attention. - Çocuklar bazen sırf ilgi çekmek için ağlarlar.

ilgisini çekmek
intrigue
ilgisini çekmek
attract smb.'s attention
içine çekmek
to breathe in, inhale
kenara çekmek
pull off
kura çekmek
to draw lots
kuvvetle çekmek
haul
kürek çekmek
paddle
rest çekmek
1. to stake all one's money on one gamble. 2. to set forth one's final opinion in scathing terms
röntgen çekmek
x-ray
sağa çekmek
pull up
sifonu çekmek
flush
sıkıntı çekmek
have troubles
sınır çekmek
demarcate
telgraf çekmek
telegraph
çekici ile çekmek
tow
çekmek
tug
çekmek
to bear, endure, put up with, suffer (an illness, pain, sorrow, trouble, a troublesome person)
fotoğrafını çekmek
photograph
para çekmek
withdraw

I'd like to withdraw some money. - Biraz para çekmek istiyorum.

Many people use ATMs to withdraw money. - Birçok kişi ATM'leri para çekmek için kullanır.

çekmek
draw on
(nefes) içine çekmek
inspire
(sıkıntı) çekmek
undergo
acı çekmek
pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
feel pain
acı çekmek
suffer agony
acı çekmek
to be in pain

Nobody wants to be in pain. - Kimse acı çekmek istemez.

acı çekmek
grieve
acı çekmek
feel distress
ad çekmek
draw lots
ah çekmek
sigh
ah çekmek
heave a sigh
aniden çekmek
yank
aniden çekmek
jerk
ayar çekmek
adjust
ayar çekmek
set
ayar çekmek
regulate
ayar çekmek
fix
bayrak çekmek
hoist the flag
birden hızla çekmek
yank
birdenbire çekmek
twitch
birdenbire çekmek
jerk
boya çekmek
shoot up
boynuz çekmek
cup
dem çekmek
drink
dem çekmek
booze
dert çekmek
suffer
dikkat çekmek
attract notice
dikkat çekmek
draw attention

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament. - Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

Layla likes to draw attention to herself. - Leyla kendisine dikkat çekmekten hoşlanıyor.

dikkat çekmek
remark
diş çekmek
pull out
diş çekmek
pull out a tooth
diş çekmek
extract
duman çekmek (sigaradan)
draw on
duvar çekmek
build a wall
ebat vb çekmek
shrink
el çekmek
abdicate
el çekmek
relinquish
el çekmek
withdraw from
el çekmek
give up
elini eteğini çekmek
through with
elini eteğini çekmek
be through with
film çekmek
make a film
film çekmek
take an x-ray
fön çekmek
blow-dry
gam çekmek
grieve
gam çekmek
sorrow
hasret çekmek
long for
hasret çekmek
feel longing
hasret çekmek
yearn for
hasret çekmek
have longing
hasret çekmek
pine
herkesin ilgisini çekmek
create a stir
iflas bayrağını çekmek
crash
iflas bayrağını çekmek
go bankrupt
ilgi çekmek
attract one's attention
ilgi çekmek
catch one’s attention
ilgi çekmek
make a splash
ilgi çekmek
spotlight
ilgi çekmek
attract attention

Children often cry just to attract attention. - Çocuklar bazen sırf ilgi çekmek için ağlarlar.

ilgi çekmek
arouse interest
içi çekmek
desire
kahve çekmek
grind coffee
kan çekmek
resemble
keder sıkıntı vb'ni çekmek
experience
keder çekmek
sorrow
kenar çekmek
hem
kendini çekmek
draw away
kuvvetle çekmek
tug
mesaj çekmek
send a message
mihnet çekmek
suffer
nefes çekmek (pipodan)
pull at
nefes çekmek (sigaradan)
draw on
nutuk çekmek
sermonize
of çekmek
sigh
of çekmek
heave a sigh
otostop çekmek
thumb
otuzbir çekmek
jerk off
pafta çekmek
thread
perde çekmek
obfuscate
perde çekmek
close
perde çekmek
draw
reset çekmek
(Bilgisayar) reset
resim çekmek
take a picture

It never occurred to me to take a picture of how the garden looked before we started pulling weeds. - Yabani otları çekmeye başlamadan önce bahçenin nasıl göründüğüne dair bir resim çekmek hiç aklıma gelmedi.

All you have to do to take a picture is push this button. - Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.

resim çekmek
take a photograph
resim çekmek
take a photo
resmini çekmek
photograph
rest çekmek
stake
sifon çekmek
siphon off
silah çekmek
pull out
sopa çekmek
cudgel
sopa çekmek
drub
sopa çekmek
chastise
su çekmek
draw water
sıkıntı çekmek
have difficulty
sıkıntı çekmek
suffer
tiriz çekmek
batten
tırtıl çekmek
knurl
yerde çekmek
drag
yukarı çekmek
hike
ziyafet çekmek/vermek
to give (someone) a lavish meal or banquet; to hold a lavish meal or banquet in (someone's) honor
zorluk çekmek
have difficulty
zorluk çekmek
have difficulty in
çekmek
(Dilbilim) take out

Jane went to the bank to take out some money. - Jane biraz para çekmek için bankaya gitti.

Tom maxed out his three credit cards and had to take out a high interest loan to pay them off. - Tom, üç kredi kartının limitini aştı ve onları ödemek için yüksek faizli bir kredi çekmek zorunda kaldı.

çekmek
attract; pull over
çekmek
sustain
çekmek
beguile
çekmek
pull at
çekmek
weigh
çekmek
touse
çekmek
milk

Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits. - İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.

çekmek
stretch
çekmek
draft
çekmek
pull on
çekmek
hoisting
çekmek
exposure
çekmek
drafting
çekmek
pull over

We have to pull over. - Kenara çekmek zorundayız.

çekmek
pull along
çekmek
medicine
çekmek
support
çekmek
put up with
çekmek
lead
çekmek
unfurl
çekmek
take

All you have to do to take a picture is push this button. - Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.

Please help me take this down. - Lütfen bunu aşağı çekmek için bana yardım edin.

çekmek
(Ticaret) shrinkage
çekmek
pull in
çekmek
draught
çekmek
siphon off
çekmek
drink

Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant. - İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.

çekmek
stand
çekmek
appeal
çekmek
last
çekmek
contract
çekmek
(Kanun) accite
çekmek
enthrall
çekmek
lure
çekmek
suck in
çekmek
wrench
çekmek
tense
çekmek
draw away
çekmek
arrest
çekmek
broach
çekmek (baca)
draw
çekmek (dikkat/ilgi)
draw
çekmek (foto)
take
çekmek (silah)
draw
çekmek (sıkıntı)
undergo
çit çekmek
hedge
garaja çekmek
garage
çekmek
abide
acısını çekmek
suffer
akım çekmek
(Elektrik, Elektronik) Draw current
bir yana çekmek
Draw something aside
ilgisini çekmek
get interested

senin ilgini çeken neydi ?.

içeri çekmek
retract
kopya çekmek
(sınavda) cheat, crib
pati çekmek
burn rubber
piyasadan çekmek
Take something off the market
uykusuzluk çekmek
is not able to sleep
üzerine çekmek
To take on
Turkish - Turkish

Definition of -e çekmek in Turkish Turkish dictionary

tombala çekmek
(Atasözü) elini cebinin ya da iç çamaşırının içine sokarak karıştırmak
başı çekmek
Herhangi bir konuda önde gitmek, önayak olmak: "Hacı Reşit'in dükkânında post kuran orta yolcular arasında Muallim Naci başı çeker."- S. Birsel
otuzbir çekmek
erkeklerin elle mastürbasyon yapması
pati çekmek
tekerlekleri patinaj yaptırmak
peşkeş çekmek
Bir iş yaptırmak için, kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek
-e çekmek
Favorites