-e çarpmak

listen to the pronunciation of -e çarpmak
Turkish - English

Definition of -e çarpmak in Turkish English dictionary

-e çarpmak
run into
-e çarpmak
knock against
-e çarpmak
run against
çarpmak
hit

Tom swerved off the road to avoid hitting a dog. - Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.

Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog. - Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.

çarpmak
crash
çarpmak
strike
güm diye çarpmak
bang
hızla çarpmak
bang
iki ile çarpmak
duplicate
çarpmak
(Matematik) to multiply (one number) by (another)
çarpmak
impinge
yere çarpmak
hit the ground
çarpmak
multiply
arkadan çarpmak
to rear-end collision
altıyla çarpmak
sextuple
amorti çarpmak
slang to find oneself standing next to an old woman
araba çarpmak
have a car accident
araba çarpmak
(a car) to hit
beşle çarpmak
quintuplicate
birbirine çarpmak
knock together
cereyan çarpmak
to be shocked or struck by electricity
dörtle çarpmak
quadruplicate
elektrik çarpmak
shock
göze çarpmak
leap out
göze çarpmak
leap to the eye
göze çarpmak
draw the attention
göze çarpmak
stand out
göze çarpmak
glitter
göze çarpmak
attract the attention
göze çarpmak
to strike one's eyes, to catch one's eyes, to stand out
göze çarpmak
greet the eye
göze çarpmak
stand out in relief
göze çarpmak
to strike or catch one's eyes; to be conspicuous
gözüne çarpmak
to catch one's eye
gözüne çarpmak
espy
güneş çarpmak
be sunstruck
güneş çarpmak
to get sunstroke, to have sunstroke
güneş çarpmak
to have a sunstroke
hava çarpmak
for the wind or weather to affect (someone), cause (someone) discomfort
iki yle çarpmak
double
kafası taşa çarpmak
to learn something the hard way
kafasını taştan taşa çarpmak/vurmak
1. to regret bitterly a lost opportunity. 2. to feel very remorseful
kalbi çarpmak
to palpitate, to throb
kalp çarpmak
(heart) to beat
kapıyı suratına çarpmak
bang the door on
kapıyı suratına çarpmak
close the door on
kapıyı suratına çarpmak
shut the door on
kayalara çarpmak
pile up
kendisiyle iki kere çarpmak
cube
kulağa çarpmak
greet the ear
kömür çarpmak
for charcoal fumes to give (someone) a headache
küt diye çarpmak
bang
mahmuz ile çarpmak
(gemi) ram
on ile çarpmak
decuple
parasını çarpmak
to swindle
park halindeki araca çarpmak
(Otomotiv) hit a parked vehicle
pupadan çarpmak
(dalga) poop
su çarpmak
to give (one's face) a quick, splashy wash
suya çarpmak
splash
taşa çarpmak
stub
tekrar ikiyle çarpmak
reduplicate
yandan çarpmak
sideswipe
yanında göze çarpmak
be in relief against
yedi ile çarpmak
septuple
yedi ile çarpmak
septule
yedi ile çarpmak
septuplicate
yere çarpmak
plonk down
yüreki çarpmak
1. for one's heart to palpitate. 2. for one's heart to pound with excitement
yüz ile çarpmak
centuplicate
yüz ile çarpmak
centuple
zoralıma çarpmak
to confiscate, seize
çarpmak
mulct
çarpmak
crash into
çarpmak
to strike, to hit; to slam, to bang; to run into, to run sb/sth down, to smash, to dash, to bump, to crash, to ram, to collide, to cannon against/into; (kalp) to beat, to throb, to pump; to distort, to paralyze, to strike; to multiply; (içki) to go to sb'
çarpmak
barge
çarpmak
bash
çarpmak
plant
çarpmak
bang into
çarpmak
clash
çarpmak
to steal, swipe, make off with (something); to rob (someone)
çarpmak
(for a door, shutter, etc.) to slam, bang; to slam, bang (a door, shutter, etc.)
çarpmak
kayo
çarpmak
plunk
çarpmak
bump into
çarpmak
pulsate
çarpmak
to apply an undercoat of (plaster) to (a surface)
çarpmak
slam

Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog. - Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.

çarpmak
lash
çarpmak
dash
çarpmak
knock out
çarpmak
(kalp) throb
çarpmak
(for something) to make (someone) feel dizzy; to give (someone) a headache; to go to (someone's) head
çarpmak
knock over
çarpmak
smash
çarpmak
run against
çarpmak
to sock, wallop, belt, or thump someone (with one's fist); to slap someone: Çarparım ha! I'll really belt you one!
çarpmak
greet
çarpmak
(gemi) foul
çarpmak
clap
çarpmak
pulse
çarpmak
hurtle
çarpmak
collide
çarpmak
(for one's heart) to beat, palpitate, or throb
çarpmak
to hit, strike, or bump; to hit, strike, or bump (one thing) against (another); to slam (something) down on (a surface)
çarpmak
(for a malevolent spirit) to paralyze (someone)
çarpmak
cannon
çarpmak
bump
çarpmak
bang
çarpmak
knock
üçle çarpmak
treble
Turkish - Turkish

Definition of -e çarpmak in Turkish Turkish dictionary

çarpmak
Hızla bir yere vurmak
çarpmak
Etkisiyle birdenbire hasta etmek
çarpmak
Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde, çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, zarp etmek
çarpmak
Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek
çarpmak
Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak: "Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar."- K. Tahir
çarpmak
Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
çarpmak
Hızlı atmak
çarpmak
Hızla değmek, vurmak
çarpmak
Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
çarpmak
Hızla değmek, vurmak: "Ahmet şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu."- S. F. Abasıyanık
çarpmak
El çabukluğu ile çalmak
çarpmak
Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, zarp etmek. Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak: "Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır."- B. R. Eyuboğlu
çarpmak
Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek: "İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar."- H. Taner
çarpmak
El çabukluğu ile çalmak: "Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar."- B. Felek
-e çarpmak
Favorites